Mesajı Okuyun
Old 20-12-2012, 16:44   #2
Admin

 
Varsayılan

Söz konusu tebliğin hukuken bir geçerliliği yok. Keza İdare'nin sürekli yaptığı "biz 6570 sayılı yasaya tabi değiliz, ihale kanununa göre kiraya veriyoruz" iddiasının da. Yargıtay'ın Vakıflar İdaresi tarafından kiraya verilen yerlerin 6570 sayılı yasaya tabi olduğuna dair çok açık kararları var ve konu adli yargıya intikal ettiğinde de Vakıflar İdaresinin bu savunmaları dikkate alınmıyor. Uzun lafın kısası, müvekkilinizin kiralayanın Vakıflar İdaresi olması hukuki durumunuzda hiçbir değişilik yapmıyor, kiralayanınız "Ahmet Bey" olsaydı hangi durumda olacaksanız, hukuken o durumdasınız.

Bu nedenlerle esasen Vakıflar İdaresinin tek taraflı kira belirleme hakkı da yok. Diğer tüm kira sözleşmelerinde olduğu gibi eğer sözleşmede bir artış şartı varsa bu artış şartı uygulanır, artış şartı yoksa veya kira tesbit davası vs. ile hükümsüz kaldıysa, kiralayanın kiracıya sulh hukuk mahkemesinde kira tesbit davası açarak kiranın Mahkemece belirlemesini sağlaması gerekir. Nitekim Vakıflar İdaresi de uzun yıllardır bu prosedürü işletiyor ve kira tesbit davaları ile kiralar belirleniyordu.

Ancak son 2 senedir, Vakıflar İdaresi hukuka aykırı şekilde kiraları tek taraflı belirlediğini iddia ediyor ve daha önemlisi yine hukuka aykırı şekilde onun belirlediği kirayı yatırmadığınız takdirde kirayı kabul etmiyor. (Kiraların Vakıflar Bankasına yatırılmasını şart koşuyor ve Vakıflar Bankası da kurumun belirlediği miktarın altını yatırmaya çalışırsanız hukuka aykırı şekilde yatırılan parayı reddediyor). Bu özel bir bankacılık işlemi olduğu için EFT vs. yapmanıza da izin verilmiyor. Amaç sizi temerrüde düşürmek.

Bu esasen apaçık şekilde alacaklının temerrüdüdür ve bu gerekçeyle adli yargıya başvurursanız Sulh Hukuk Mahkemeleri tediye mahalli tayin ediyor ve kiranızı buraya yatırabiliyorsunuz. Vakıflar İdaresi tediye mahallinin tayinine de aynı gerekçelerle ("biz 6570 sayılı yasaya tabi değiliz") itiraz ediyor, ancak bu itirazları da reddediliyor.

Dolayısıyla buraya kadar herşey lehinizde.

Ancak bu noktadan sonra Vakıflar İdaresi yeni bir strateji uygulamaya başladı ve bu şekilde -tamamen kendi kusuru ve haksız davranışı ile- ihtilaf yaşadığı kiracılar için Kaymakamlığa işgal şikayetinde bulunmaya başladı. Bu şikayetten birşey çıkmaz diye düşünebilirsiniz ve tamamen de haklısınız. Netice olarak elinizde NOTER TASDİKLİ kira kontratı, mahkemenin kiracı olduğunuzu ve alacaklının temerrüde düştüğünü ispatlayan Tediye mahalli kararı var ve üstelik 3091 sayılı kanunun 4. maddesindeki süre şartı da duruma uymuyor. Dolayısıyla kaymakamlığın başvuruyu reddetmesi gerekiyor değil mi? Ama hayır, kabul eden kaymakamlıklar var maalesef! Olsun biz de idari yargıya gideriz diyorsanız, gidersiniz ama tahliyeyi önleyemezsiniz, zira aynı kanunun 13. maddesi gereğince bu kararlara karşı yürütmenin durdurulması isteyemiyorsunuz.

Bu bilgilerin ışığında nasıl hareket etmek istediğinize siz karar veriniz.