14-02-2007, 10:16
|
#6
|
|
Bu konuda birçok karar var. Bir iki tane daha gönderiyorum.
Saygılar.
T.C.
YARGITAY
15. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/4349
K. 2004/1118
T. 2.3.2004
• TAKİBİN İPTALİ ( Sözleşmenin Kesin Vadeyi İçermesi Nedeniyle Davalıları Temerrüde Düşürmek için Başkaca Bir İşleme Gerek Olmaması )
• TEMERRÜT ( İmzalanan Sözleşmelerle Borcun Aslını ve Ayrıca Sözleşme Tarihlerinden Başlamak Üzere Tahakkuk Ettirilecek Kanuni Faizin Ödenmesi Kabul Edilmiş Olmasının Kesin Vade Olması Nedeniyle Temerrüt için Başka Bir İşleme Gerek Olmaması )
• KESİN VADE ( Davalıların İmzaladıkları Sözleşmelerle Borcun Aslını ve Ayrıca Sözleşme Tarihlerinden Başlamak Üzere Tahakkuk Ettirilecek Kanuni Faizini Ödemeyi Kabul Etmiş Olmaları )
818/m.101,107
2004/m.67,340
ÖZET : Her ne kadar icra takibinden önce davalıların temerrüde düşürülmedikleri mahkemece kabul edilmekte ise de davalılar imzaladıkları sözleşmelerle, borcun aslını ve ayrıca sözleşme tarihlerinden başlamak üzere tahakkuk ettirilecek kanuni faizini ödemeyi kabul etmişlerdir. Sözleşmelerdeki bu hüküm BK.107. mad. belirtilen kesin vadeyi içermekte olup BK.101/2. maddesi uyarınca davalıları temerrüde düşürmek için başkaca bir işleme gerek olmadığından mahkemece yükümlü için ödenen miktarlara ödeme tarihi ile icra takibi arasında tahakkuk eden kanuni faiz miktarı davalıların kefalet miktarlarına göre hesap ettirilerek bulunacak miktar için davalıların takibe yaptıkları itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmelidir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, taahhüdün ihlali nedeniyle davalı kefiller hakkında yaptığı icra takibinde 7.800.000.000 TL. asıl alacak, 21.437.000.000 TL. faiz alacağının tahsilini istemiş, itiraz üzerine açılan davada mahkemece; ödeme emrinin tebliğinden sonra itiraz süresi içinde asıl alacağın ödendiği, faiz alacağı bakımından ise davalıların temerrüde düşürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davalı Remziye, 3.1.1994, diğer davalı ise 16.8.1996 ve 31.1.1996 tarihli yüklenme senetleriyle asıl borçluya müşterek ve müteselsilen kefil olmuşlardır. Her ne kadar icra takibinden önce davalıların temerrüde düşürülmedikleri mahkemece kabul edilmekte ise de davalılar imzaladıkları sözleşmelerle, borcun aslını ve ayrıca sözleşme tarihlerinden başlamak üzere tahakkuk ettirilecek kanuni faizini ödemeyi kabul etmişlerdir. Sözleşmelerdeki bu hüküm BK.107. mad. belirtilen kesin vadeyi içermekte olup BK.101/2. maddesi uyarınca davalıları temerrüde düşürmek için başkaca bir işleme gerek olmadığından mahkemece yükümlü için ödenen miktarlara ödeme tarihi ile icra takibi arasında tahakkuk eden kanuni faiz miktarı davalıların kefalet miktarlarına göre hesap ettirilerek bulunacak miktar için davalıların takibe yaptıkları itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmelidir. Bu hususlar üzerinde durulmadan BK.101/2. maddesi gözden kaçırılarak davanın reddedilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 2.3.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
|