Mesajı Okuyun
Old 30-11-2012, 14:02   #3
üye32062

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
17.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/321
Karar: 2010/2617
Karar Tarihi: 23.03.2010

ÖZET: Davacı iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisi elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiş dava değeri olarak da tapudaki satış bedelini, harca esas olmak üzere 21.000,00 TL olarak göstermiştir. Söz konusu değer harca esas değer olup talep miktarı olmadığının gözetilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 277, 278, 280, 283)

Dava: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalılardan M. D. vekilince de duruşma talep edilmiş olmakla duruşma için tayin edilen 23.3.2010 Salı günü davacı M. O. vekili Av. A. B. ile davalı M. D. vekili Av. S. U. geldiler. Sair davalı tarafından gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.

Karar: Davacı, davalı borçlu A. A. Y.'un alacaklısından mal kaçırmak amacıyla Adana, Seyhan, Akkapu Mahallesi, 703 Ada, 236 parselde kayıtlı taşınmazını 13.7.2004 gününde davalı M. D.'a sattığını belirterek tasarrufun iptalini dava ve talep etmiştir.

Davalı A. A. Y. dava konusu taşınmazı kredi temin etmesi için emaneten davalı M. D'a devrettiğini, para almadığını, taşınmazın kendisine ilişkin olduğunu, kredi temin edilemediğini, tedbir kararı sebebiyle M.'in tapuyu geri veremediğini belirtmiştir.

Davalı M. D. vekili, taşınmazı iyiniyetle ve 21.000 TL bedelle aldıklarını, oğlu kullanmadığından borçlunun taşınmazda kiracı olarak oturduğunu takip konusu alacağın gerçek bir alacak olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre dava konusu taşınmazın İİK.nun 278/III-2 madde gereğince değerinin pek altında satıldığı, taşınmazın halen borçlu ve borçluya ilişkin kiracılar tarafından kullanılması, davalı M.'nın İİK.nun 280. madde gereğince borçlunun mali durumunu ve zarar verme kastını bilebilecek halde olduğu gerekçesiyle davanın kısım kabulü ile davaya konu davalı borçlu A. A. Y. tarafından sair davalı M. D.'a satılan Adana, Seyhan, Akkapı Mah. 703 Ada, 236 parsel no.lu taşınmazın takip konusu borca yeter miktarda ancak dava dilekçesi ile talebin 21.000 TL olarak sınırlandırılmış olması sebebiyle bu miktarı aşmaması kaydıyla tasarrufun iptaline, cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş, hüküm davacı ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

1- İİK.nun 278/III-2 madde gereğince tasarrufun iptal edilmesine karar verilebilmesi için dava konusu taşınmazın tapudaki satış bedeliyle gerçek bedeli arasında en az bir misli farkın olması gereklidir. Somut olayda bilirkişi tarafından 29.200,00 TL değer biçilen taşınmaz tapuda 21.000,00 TL'ye satılmıştır. Bedeller arası misli fark bulunmadığından tasarrufun İİK.nun 278/III-2 madde gereğince iptal edilmesi isabetli değildir. Ancak taşınmazın halen borçlu ve borçlunun kiracıları tarafından kullanılıyor olması hayatın olağan akışını uygun olmadığından ve dosya kapsamından davalı M. D.'ın borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle gerektirici nedenlere (İİK.nun 280/1) delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalılar vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Davacı vekilinin temyiz itirazları yönünden;

İİK. nun 283/1 maddesi gereğince davacı iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yoluyla hakkını almak yetkisi elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir. Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde davalılar arasındaki 13.7.2004 gününde yapılan tasarrufun iptalini talep etmiş dava değeri olarak da tapudaki satış bedelini, harca esas olmak üzere 21.000,00 TL olarak göstermiştir. Söz konusu değer harca esas değer olup talep miktarı olmadığından hüküm fıkrasında, tasarrufun 21.000 TL ile sınırlandırılmış olması ve harcın bu değer üzerinden hesaplanması doğru değil, bozma sebebi ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hüküm fıkrasının (1) ve (2) bendinin düzeltilmesi gerekmiştir.

Sonuç: Yukarıda (1) no.lu bentte açıklanan sebeplerle davalılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddine, (2) no.lu bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1. bendindeki <.. borca yeter miktarda ancak dava dilekçesi ile talebin 21.000 TL olarak sınırlandırılmış olması sebebiyle bu miktarı aşmamak kaydı ile ...> ibaresinin çıkarılarak yerine <.. Alacak ve fer'ileriyle sınırlı olarak...> ibaresinin 2. bendindeki <.. 1.134, 00 TL. .> ibaresi çıkarılarak yerine < 1.576, 80 TL> <850,50 TL.> ibaresinin çıkarılarak yerine <1.293,30 TL. ..> ibarelerinin yazılarak hükmün HUMK'nun 438/VII maddesi gereğince DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 750.00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil edilen davacıya verilmesine ve aşağıda dökümü yazılı 961,00 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, peşin alınan harcın istem halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 23.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)