Mesajı Okuyun
Old 06-11-2012, 17:32   #2
halit pamuk

 
Varsayılan

1)İcra dairesi ve mahkemenin yetkisi açısından;
a) Taraflar tacir ise; geçerli bir yetki sözleşmesi var demektir.
i) 6100 yürürlüğe girmesinden sonra; HMK.m.17 uyarınca yapılan yetki sözleşmeleri ise "aksi açıkça belirtilmedikçe" münhasıran yapıldığı kanunen kabul edildiğinden yetkisizlik itirazının haklı olduğunu kabul edebiliriz. Zira yetki sözleşmesi diğer tüm yetkili mahkemelerin ve icra dairelerin(İİK HMK ya atıf yaptığından) yetkisini bertaraf etmiştir.

ii) Eğer 6100 den önce yapılmış bir yetki sözleşmesi varsa; (6100 den önceki Yargıtay uygulaması nedeniyle), diğer icra dairelerinin yetkisinin kaldırmadığını, 6100 le yetki sözleşmesinin geçerliliğini yitirdiğini ya da diğer yetkileri bertaraf etmediğini iddia edebilirsiniz. Ancak bu konuda bir yargıtay kararı çıktı mı bilmiyorum.

Eğer taraflartacir değilse Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 6100 den önce yapılan yetki sözleşmelerinin geçersiz olduğunu kabul ediyor.

b) Taraflardan "biri" tacir değilse, yetki sözleşmesi geçersizdir ve para alacağı alacaklının ikametgahında talep edilebileceğinden bir yetki sorunuyla karşılaşılmayacaktır.

2) İtirazın iptali açısından;
Bu konuda bu sitede çok tartışıldı, Uygulamada İtiarzın iptali genel yetkili mahkemede açılmaktadır ama bir kaç aksi yönde 13. Hukuk Dairesi kararı vardır. (Sitede bu kararlar eklendi, ancak yetkiye itiraz olduğuna göre icra dairesinin yetkisini doğru bulmazsa, mahkemenin yetkisini girmeyecektir)