Mesajı Okuyun
Old 22-10-2012, 11:48   #3
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2009/4539
K. 2009/5216
T. 3.6.2009
• SIRA CETVELİNE İTİRAZ ( Muvazaa İddiasına Dayalı - İspat Yükü Kural Olarak Davalı Alacaklıda Olduğu )
• İSPAT YÜKÜ ( Muvazaa İddiasına Dayalı Sıra Cetveline İtiraz Davalarında Davalı Alacaklıda Olduğu )
• MUVAZAA ( İddiasına Dayalı Sıra Cetveline İtiraz Davalarında İspat Yükü Davalı Alacaklıda Olduğu )
• BONO İLE İSPAT ( Alacağın Varlığını İspatlamaya Tek Başına Yeterli Olmadığı/Bononun Keşide ve Vade Tarihi İtibarı İle HUMK Md. 299 Çerçevesinde Değerlendirilmesi Gerektiği - Sıra Cetveline İtiraz )
818/m.18
2004/m.142,235
1086/m.299
ÖZET : Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıdadır.

Bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Bononun keşide ve vade tarihi itibarı ile HUMK'nın 299. maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Dava, muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır.

Davalı vekili, davacı yanın iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilinin diğer davalı borçlunun yanında plasiyer olarak çalıştığını ve yaptığı ciro karşılığında prim aldığını, borçlunun ödeyemediği hak edişlere karşılık bono verdiğini, muvazaa kastı olmadığından derhal takibe girişilmediğini, takibin hızlandırılması için girişimde bulunulmadığını, borçlunun başka araçlarına da haciz konulduğunu ve satış istendiğini ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalı yanın takibinin usulüne uygun olduğu, davalı ile borçlu arasındaki borç ilişkisinin, bonoların tanzim tarihinin ve takip tarihinin davacının takip tarihinden önce olduğu ve bu nedenle sıra cetvelinde hukuka aykırı yön bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklı üzerindedir. Davalı, alacağının varlığını ve miktarını usulüne uygun delillerle kanıtlamalıdır. Her zaman düzenlenmesi mümkün olan bono, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli değildir. Bu durumda mahkemece, davalı alacaklının borçlu ile arasındaki alt ilişkiyi belgelendirmesi, satış tutarları ve prim oranları konusundaki delillerinin ibrazı sağlanarak, gerekirse davalı borçlunun buna ilişkin ticari kayıtlarının da incelenmesi, davalı yanın takibine dayanak kıldığı bononun keşide ve vade tarihi itibariyle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 299. maddesi çerçevesinde değerlendirmesi ve varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün davacı şirket yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 03.06.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.