Mesajı Okuyun
Old 12-10-2012, 11:50   #3
egemen48

 
Varsayılan

yargıtay bu hususta sürekli farklı kararlar vermekte.Şu kararda hissedarlar arasında kabul etmiş
T.C. YARGITAY

8.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/5319
Karar: 2005/5743
Karar Tarihi: 13.09.2005


MÜLKİYETİN AKTARILMASI DAVASI - ÖLÜM SEBEBİYLE HUKUKİ DEĞERİNİ YİTİREN TAPU KAYDININ İPTALİ İSTEMİ - KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞİ - DAVA KONUSU PARSELİN TAPU KAYDININ HUKUKİ DEĞERİNİ YİTİRDİĞİNİN KABULÜ GEREĞİ

ÖZET: Dava, ölüm sebebiyle hukuki değerini yitiren tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkin mülkiyetin aktarılması davasıdır. Tapu kaydı intikal görmediğine, davacı yasadaki koşullar altında 20 yıldan fazla tasarrufta bulunduğuna göre dava konusu parselin tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğinin kabulü gerekir.

(4721 S. K. m. 713/2) (3402 S. K. m. 12/3, 14)

Dava:Ahmet ile Hazine, Ayni ve müşterekleri, dahili davalı Kazım ve Zeki aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair (Develi Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 19.10.2004 gün ve 917/514 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, 578 ada 9 parselin kayıt maliki davalıları miras bırakanı Mehmet'in 1954 yılında öldüğünü, tapu kaydının intikal görmediğini, vekil edeninin dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süreyle koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunduğunu, tapu kaydının TMK.nun 713/2. maddesi karşısında hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.

Yargılama oturumuna katılan bir kısım davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.

Davalı olarak gösterilen Hazine temsilcisi yargılama oturumlarına katılmamıştır.

Mahkemece, tespit öncesi kazanmayı sağlayan zilyetlik yönünden 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, tespit sonrası neden yönünden kadastro tutanağının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık zilyetlik süresinin dolmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, TMK.nun 713/2. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" denilmiştir.

İptal ve tescili istenilen 578 ada 9 parselin kadastro tutanağında 30 seneyi aşkın kazanmayı sağlayan zilyetliğinin bulunduğu açıklanarak davalı gerçek kişilerin miras bırakanı Mehmet adına tespit edilmiş, tutanağın beyanlar hanesinde Mehmet'in ölü olduğu belirtilmiş, kadastro tutanağı 21.12.1982 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiştir.

Dava, ölüm sebebiyle hukuki değerini yitiren tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkin mülkiyetin aktarılması davasıdır. Kayıt maliki Mehmet'in mirasçı bıraktığı belirlendiğine ve dava onlara yöneltildiğine göre ayrıca Hazine'nin davalı olarak gösterilmesine gerek bulunmamaktadır. Hazine hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, dava esastan reddedilmiş olup hüküm sonucu itibariyle Hazine yönünden doğru görülmüştür.

1- Az yukarıda açıklandığı üzere 9 parselin kadastro tutanağı 21.12.1982 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı vekili tespitten önceki ve sonraki kazanmayı sağlayan zilyetliğe dayanarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Tespit Öncesi neden yönünden tutanağın kesinleştiği tarihten 25.12.2002 dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesinde belirtilen hak düşürücü süre geçmiş bulunmaktadır. Mahkemece de tespit öncesi neden yönünden hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve kanuna aykırı bir yön görülmemiştir.

Davacı vekilinin bu yöne ilişen temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görülmemiştir.

2- Tespitten sonraki kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle iptal ve tescil isteğine gelince; Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre bu tür uyuşmazlıklarda kazanmayı sağlayan zilyetliğin tutanağın kesinleştiği tarihten itibaren hesap edilmesi gerekir. Önceki zilyetlik tespit ile kesilir, Mirasçılık belgesine göre kayıt maliki Mehmet 11.10.1954 tarihinde ölmüş olup, kadastro yoluyla oluşturulan tapu kaydı intikal görmemiştir. Tutanağın kesinleştiği 21.12.1982 tarihinden 25.12.2002 dava tarihine kadar TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen kazanma koşulları tamamlanmış bulunmaktadır. Tapu kaydı İntikal görmediğine, davacı yasada belirtilen koşullar altında 20 yıldan fazla tasarrufta bulunduğuna göre dava konusu parselin tapu kaydının TMK.nun 713/2. maddesi hükmü uyarınca hukuki değerinin yitirdiğinin kabulü gerekir. Mahkemece kadastro sonrası sebep yönünden tutanağın kesinleşme ve dava tarih arasında geçen sürenin yanlış değerlendirilerek dava tarihine kadar kazanma süresi ve koşullarının geçmediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2 numaralı bentte gösterilen nedenle HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA ve 11.20 YTL. peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.9.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi.