Mesajı Okuyun
Old 07-02-2007, 10:26   #4
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/8390
K. 2000/9258
T. 30.10.2000
• TAKSİTLİ DEVRE TATİL SÖZLEŞMESİ ( İptali Talebi - Dava Kabul Edildiği Takdirde Davanın Değerine Göre Mal ve Hizmet Sunan Satıcı Davalının Harçtan Sorumlu Tutulacağı )
• SÖZLEŞMENİN İPTALİ TALEBİ ( Taksitle Devre Tatil Sözleşmesi - Dava Kabul Edildiği Takdirde Davanın Değerine Göre Mal ve Hizmet Sunan Satıcı Davalının Harçtan Sorumlu Tutulacağı )
• HARÇTAN SORUMLULUK ( Taksitle Devre Tatil Sözleşmesi - Mal ve Hizmet Sunan Satıcıların Harçtan Sorumlu Tutulmamasına İlişkin Yasada Bir Hüküm Olmadığı )
4077/m.6/3
ÖZET : Dava taksitli devre tatil sözleşmesinin iptali talebidir. Mal ve hizmet sunan satıcıların harçtan sorumlu tutulmamasına ilişkin, yasada bir hüküm yoktur. Dava sonunda dava kabul edildiği takdirde davanın değerine göre davalının harçtan sorumlu tutulması hükmü temyiz ettiklerinde de bunlardan temyiz harcının alınması, harçlar kanununun amir hükümleri gereğidir.

DAVA : Taraflar arasındaki iptal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalı ile taksitli devre tatil sözleşmesi yaptığını ve devre tatil hakkını kullandığını, ancak sözleşmede 4077 sayılı kanunun 6/3 maddesinde belirtilen ve taksitli sözleşmelerde bulunması gereken unsurların bulunmadığını öne sürerek, sözleşmenin iptaline, 7222 DM'nin ödetilmesine ve ödenmeyen senetlerin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Taraflar arasındaki hukuki işlemin, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümlerine tabi bir işlem olduğu hususunda, uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sözleşmenin anılan yasanın 6. maddesinde belirtilen koşullara uygun olarak yapılıp yapılmadığında toplanmaktadır. Anılan maddenin 3. fıkrasında "Taksitli Satışlarda satıcı aşağıdaki bilgileri yazılı olarak bildirmek ve taraflar arasında aktedilen sözleşmenin bir nüshasını tüketiciye vermek zorundadır" yazılıdır. Bu yazım tarzından hükmün emredici bir hüküm olduğu anlaşılmaktadır. Davada dayanılan sözleşmede, peşin satış fiyatı vadeye göre faiziyle birlikte ödenecek toplam satış fiyatı, faiz miktarı, faizin hesaplanacağı yıllık oran, gecikme faizi oranı, ön ödeme tutarı ve ödeme planına ilişkin bir kayıt ve bilgiye yer verilmemiştir. Taraflar arasında devre tatilin taksitle satıldığı yönünde de bir uyuşmazlık olmadığına göre, bu sözleşme hukuken geçersizdir ve kural olarak geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar birbirlerine verdiklerini geri isteme hakkına sahiptirler. Nitekim mahkemece de taraflar arasındaki sözleşmenin yasa hükmüne uygun olarak düzenlenmediği, geçersiz olduğu kabul edilmiş, ancak bu geçersizliğin, davacı tarafından davada ileri sürülmesinin, MK.nun 2. maddesi hükmü ile bağdaşmayacağı gerekçesiyle, dava reddedilmiştir.

Oysa ki davalı, davacının tesislerden yararlanmasından sonra dahi cayabileceğini kabul ederek, devre tatil iptal protokolü düzenlemiş, ancak bu protokolde %20 tazminat ve masraf karşılığı feshi kabul etmiştir. Her ne kadar bu belge davacı tarafından imzalanmamış ise de, davalının imzasını taşımaktadır. Oysaki sözleşmenin feshini kabul eden davalının hukuken geçersiz bulunan sözleşmede öngörülen %20 tazminatı isteme hakkına sahip değildir. Mahkemenin bu protokol hükümlerini gözardı ederek, salt davacının protokolden önceki bir tarihte, tesislerden yararlanmasını MK.nun 2. maddesi hükmünü esas alarak, sözleşmeye icazet sayması doğru değildir. Aksini kabul şu veya bu nedenle sözleşmedeki sürekli ilişkiyi gerektiren karşı edimin bir defada olsa kabulü, bu sözleşmelere kanunun amacına aykırı olarak geçerlilik tanınması sonucunu doğuracaktır ki, yasanın böyle bir amacı taşıdığının kabulüne de, hukuken olanak yoktur.

Mahkemece, davacının yaptığı ödemeler saptanarak, sonucuna uygun bir karar verilmemesi, usul ve kanuna aykırı olup, bozma nedenidir.

2-1-4077 sayılı tüketicinin korunması hakkındaki kanunun 23. maddesinin 3.fıkrasında, tüketici mahkemeleri nezdinde tüketiciler, tüketici örgütleri ve bakanlıkça açılacak davaların, her türlü resim ve harçtan muaf olduğu belirtilmiştir. Bu hüküm tüketicilerin ve tüketici örgütlerinin kolaylıkla dava açmalarını sağlama amacına yönelik olup, bu nedenle dava açarken bunlar, harçtan sorumlu tutulmamışlardır. Mal ve hizmet sunan satıcıların harçtan sorumlu tutulmamasına ilişkin, yasada bir hüküm yoktur. Dava sonunda dava kabul edildiği takdirde davanın değerine göre davalının harçtan sorumlu tutulması hükmü temyiz ettiklerinde de bunlardan temyiz harcının alınması, harçlar kanununun amir hükümleri gereğidir. Davanın reddi halinde ise, davacılar harçtan muaf oldukları için bunlardan harç alınmaması gerekir.

Mahkemece bu yön gözetilmeden davacıdan temyiz sırasında harç alınması da kabul şekli bakımından bozma nedenidir.

SONUÇ : Birinci ve ikinci bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA; peşin harcın istek halinde iadesine, 30.10.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx