Mesajı Okuyun
Old 25-09-2012, 21:10   #9
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Davalı şirketin merkezi Ankara, 10 yıl çalıştığı yer İzmir Şubesi, aslında hiç çalışmadığı ancak değişikliği kabul edip hizmet akdinin son bulduğu yer Manisa Şubesi...

Sizce yetkili mahkeme İzmir Mahkemesi olabilir mi?

Olabilir.

9.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/399
Karar: 2010/3081
Karar Tarihi: 09.02.2010

Dava: Davacı, kıdem, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, davayı yetki yönünden reddetmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi K____ K____ tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Dosya içeriğine göre, yetkili mahkemenin hangi iş mahkemesi olduğu uyuşmazlık konusudur.

Mahkemece, davalı şirketin yasal merkez ikametgahının Ankara'da olması gerekçesi ile yetkili mahkemenin Ankara İş Mahkemeleri olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu 5. maddesinde iş uyuşmazlıklarında yer itibari ile yetkili iş mahkemelerini belirlemiştir. Buna göre, "iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz."

İş mahkemelerinde yetki kuralı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yetki kurallarına uygun olup buna ek olarak işin yapıldığı yer, yani işyeri mahkemelerini de yetkili kılmaktadır.

İş mahkemesine açılan dava, dava tarihinde davalının ikametgahının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.

Türk Medeni Kanunu’nun 19. maddesi uyarınca gerçek kişi yönünden "Yerleşim yeri sürekli kalma niyetiyle oturduğu yerdir". Gerçek kişi işverenin başka bir yerde yerleşmek niyetiyle oturduğu kanıtlanmadığı takdirde, kural olarak nüfusta kayıtlı olduğu yerin ikametgah sayılması gerekir. Aynı kanununun 49. maddesi uyarınca da, Tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça işlerinin yönetildiği yerdir. Bu yer de genelde merkezin bulunduğu yerdir (Dairemizin 23.06.2008 gün ve 2008/17468 Esas, 2008/17262 Karar sayılı ilamı).

Yetkili mahkemenin belirlenmesinde önemli olan işin yapıldığı yer, bir başka anlatımla işyeri tanımına 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nda yer verilmemiştir. İşyerini tanımına 4857 sayılı İş Kanunu'nun 2. maddesinde yer verilmiştir. Buna göre "İşveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür." Bir yer, ancak işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunmaktaysa, o işyerinden sayılacaktır.

İş veya toplu iş sözleşmesinin tarafları, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları, 5521 sayılı Kanunun 5. maddesinin son cümlesi gereğince söz konusu düzenlemeyi geçersiz kılar. Bu düzenleme emredici bir kuraldır.

İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan davalı tarafça süresinde yapılmasa da hakim tarafından kendiliğinden bu husus göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hakim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir (Dairemizin 26.05.2008 gün ve 2008/20378 Esas, 2008/12778 Karar sayılı ilamı).

5521 sayılı İş Mahkemelerinin uyuşmazlıkları ile ilgili bu düzenlemesi yanında bazı maddi hukuk kuralları öngören yasalarda hangi iş mahkemelerinin yetkili olduğu açıkça düzenlenmiştir.

4857 sayılı İş Kanunu’nun 79. maddesinde komisyon kararı ile iş güvenliği yönünden işin durdurulması veya işyerinin kapatılması kararına karşı işverenin yerel iş mahkemesinde itirazda bulunacağı, 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 28. maddesinde uluslararası kuruluşa üyeliğin iptali davasında sendika veya konfederasyon merkezinin bulunduğu iş mahkemesinde, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 12. maddesi uyarınca iş kolu istatistiklerine itirazın Ankara İş Mahkemesi’nde, aynı yasanın 15. maddesinde sendika yetki çoğunluğu tespitine dair kararlara itirazın ve keza 16. maddede Toplu İş Sözleşme hükümsüzlüğü, 46. madde gereği uygulanmakta olan bir grev ve lokavtın Kanun dışı olup olmadığının tespiti, 47. madde gereği grev ve lokavtın durdurulması, 51/4 maddesi uyarınca grevin sona erdirilmesi, 60. madde uyarınca Toplu İş Sözleşmesinin yorumu istemlerinin işyerinin bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğünün bulunduğu yerdeki iş davalarına bakmakla görevli mahkemede açılacağı belirlenmiştir.

Somut uyuşmazlıkta, davacı davalıya ait Kadıköy Mağazasında satış danışmanı olarak görev yaparken Yeşilköy Satış Mağazası işyerine tayin edilmiştir. Dosya içeriğine göre davacı evrak üzerinde Yeşilköy’deki işyerinde göreve başlatılmış ise de anılan işyerinde fiilen çalışmadığı, bu arada işveren ile arasında iş sözleşmesinin sonlandırılması sürecinin yaşandığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın temelinde davacının Kadıköy Mağazasından Yeşilköy Satış Mağazasına tayin işlemi ve devamında yaşanan iş sözleşmesinin feshi vardır. Mahkemece dinlenen tanık davacının tayin edildiği Yeşilköy mağazasında bir süre çalıştığına dair beyanı karara esas alınmış ise de davacının tayin edildiği mağazadaki çalışmasına ilişkin görgüye dayalı bilgisinin olmadığı; ayrıca davalı işveren tarafından düzenlenen işten çıkış fişinde davacı işçinin işyeri olarak Kadıköy Mağazasının gösterildiği dikkate alındığında davacının tayin edildiği işyerinde fiili çalışmasının bulunmadığı son işyerinin davalı şirketin Kadıköy Mağazası olduğunun kabulü gerekir.

Davacı ikametgahının da bulunduğu fiilen son olarak çalıştığı yer iş mahkemesinde dava açtığından iş hukukunun işçiyi koruyucu ilkesi dikkate alınarak davanın yetkili mahkemede açıldığının kabulü gerekir. Buna göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.

Kolay gelsin.