Mesajı Okuyun
Old 07-09-2012, 18:07   #6
halit pamuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hukukcu1985
Hepinize teşekkür ederim.Özellikle son iki mesaj sonucu itibariyle daha hoşuma gitti.Sonucun böyle olmasını istediğimden sanırım.
Adnan Bey bu arada ifadenizdeki durumu teyit eden bir kural/hüküm var mıdır?

Ben de bir karar ekleyebilirim :

"
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 195.000 DM.nın 4.3.1998 tarihindeki TL. kur karşılığının tahsiline ilişkin verilen kararın davacı ve davalılardan Şehnaz Deveci, Sabriye Monika Ejder tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizce, davacı temyiz itirazları reddedilmiş temyiz eden davalıların itirazları kısmen kabul edilerek, davacının sadece 4000 DM. Kaporayı isteyebileceği gerekçesi ile karar bozulmuştur. ........................................Bozmaya uyan yerel mahkemece, 4000 DM.nin 18.3.1997 tarihindeki TL. kur karşılığının davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş, verilen karar bu defa davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Müteselsil borçluların alacaklı karşısındaki hukuki durumuna gelince; Bilindiği gibi, borçluların tümüne ortak bir şekilde tanınmış olan ve müteselsil borcun doğuş sebebinden veya içeriğinden doğan defilere ortak def'iler denir ( BK.143 ). Borcun doğmadığına veya etkili ve geçerli olmadığına ilişkin itirazların da ortak def'ilerden olduğu doktrinde de kabul edilmektedir ( Prf. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler C.111.Sh.394 ). Müteselsil borçluların borçları birbirinden bağımsız olduğu için, borçlulardan her birinin fiili yalnız kendisi hakkında hüküm ve sonuç doğurur. BK:nun 144. maddesi hükmü gereğince de, bir borçlu diğer borçluların durumlarını ağırlaştıramaz. Bunun sonucu olarak, bir örnek vermek gerekirse, bir borçlu zamanaşımı def'ini ileri sürmez ise, bu yalnız kendisi için sonuç doğurur ve sonuçlarına da katlanır. Bu durumda bu şekilde davranan borçlunun kusuru gerektiğinde iç ilişkide ve rücu sırasında tartışılacaktır.

Bu açıklamalardan sonra, somut olaya dönecek olursak, mahkemece verilen ilk hükümde dava kısmen kabul edilerek 195.000 DM.nin 4.3.1998 tarihindeki TL. kur karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş olup, bu hüküm davalılardan Ayşe Ejder tarafından temyiz edilmemiştir.
Yukarıda da açıklandığı gibi, müteselsil borç ilişkisin de, borçluların sorumluluğu birbirlerinden ayrı olup, her bir borçlu borcun tamamından ayrı ayrı sorumlu olduğuna göre, ilk hüküm davalı Ayşe tarafından temyiz edilmemekle artık bu davalı yönünden kesinleşmiştir. Burada yeri gelmişken önemle belirtilmelidir ki, taşınmaz hukuku yönünden, mirasçılardan birinin temyizinden diğer temyiz etmeyen mirasçılar dahi yararlandırılmakta ise de, iştirak halindeki mülkiyette her bir mirasçı taşınmazın her bir cüzinde mülkiyet sahibi olduğu için bu zorunluluktur. Halbuki, dava konusu para alacağı olup, bu ilkenin uygulanması, bir başka anlatım ile, bir mirasçının temyizinden diğer mirasçının yararlandırılması mümkün değildir. Oysa, mahkemece, hakkında verilen hüküm kesinleşen ve davacı bakımından usuli kazanılmış müktesep hak oluşan Ayşe Ejder yönünden de diğer davalılar yararına yapılan bozmadan yararlandırılmış olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir." . 13. HD.2003/9591 K. 2004/848 T. 29.1.2004