Mesajı Okuyun
Old 07-09-2012, 14:00   #5
Av.Satori

 
Varsayılan

''6100 sayılı yasaya göre belirsiz alacak davası açıldığında, dava dilekçesinde manevi tazminat hakkının saklı tutularak,dosyada bilirkişi raporuyla maddi zarar,kusur durumları netleştiğinde manevi tazminat tutarını belirleyip harcını yatırabilmeli'' Görüşü Sn.Çelik Ahmet Çelik kitabında belirtilmiş.Bana da makul göründü.

Yasada ve Yargıtay kararlarında belirtilen elem ve ızdırabı dindirici,zarar görende tatmim duygusu yaratacak ibareleri maalesef bir ölçü olamıyor.

Doktrinde ; 1- Tatmin edicilik
2-Cezalandırıcılık- bir çeşit özel hukuk cezalandırması
3-Telafi edicilik - maddi tazminatın telafi edemediği zararları tamamlayıcı,denkleştirici
4-Caydırıcılık - kişi haklarının herşeyden önce geldiği,insan yaşamının yakınlarında açtığı derin ızdırabını hiçbirşeyi gideremeyeceği ancak zarar vereni de yaptığı eylemin sonucunu algılayabilecek bir yaptırım olması

Gibi kriterler ön plana çıkıyor.

Yazar, maddi tazminat tutarının azlığı ya da çokluğu gözönünde tutularak talep edilmesi taraftarı.

Bir de ekonomik düzeye göre manevi tazminat istenmesinde beni de rahatsız eden birşeyler var.Acı ekonomik düzeye göre nasıl değişebilir ?

Pratikte ne yapacağız dersiniz: Reddedilen tutar üzerinden vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine göre mümkün olacak yükseklikte isteyeceğiz,tezlerimizi kuvvetlendirilerek kararı bekleyeceğiz.


Saygılarımla