Mesajı Okuyun
Old 02-02-2007, 21:02   #1
süleyman zengin

 
Varsayılan Ne Olacak Bu İcra Daİrelerİnİn Durumu

çalıştığım icra dairesine yılda 6 000 esas ve 1000 talımat dosyası gelmektedir. Bulunduğum yer ticaretin yoğun olduğu bir yerdir. Bu nedenle dosyaların tamamına hemen hemen hacze gidilmesi gerekmektedir. Dairemde bir müdür ve biri yeni atanmış iki icra müdür yardımcısı olunmakta olup, hiç katıp yoktur.Mesai içerisinde yemek molası dahi vermemekteyim. Daireden hiç ayrılmasam ve günün 24 saatında mevcut kadro ile çalışsam işler yeni bitmeyecek kadar çoktur.
Aralık ayında istanbuldan bir 70 yaşında avukat talimatla gelmiş. Hacizi infaz edilmemiş ve bu güne randevü verilmiş. Bu gün geldi. Ama dairede benden başka görevli olmadığından saat birden beşe kadar bekledi. Sayın avukatın yaşına ve efendiliğine hürmeten saat beşte kasa işlemlerimi dahi yapmadan haczine gittim.Saat onsekiz otuzda daireye geldim. Yorgunluktan ve başağrısında beyin kanaması geçirecem endişesi ile kasayı yapmadan evime geldim.
Şimdi soruyorum. Suçlu kim?
Birince derecede Adalet Bakanlığı olduğu açık. Ancaka Baroların hiç mi suçu yok sizce? Bana göre barolar da suçlu. Her konuda fikir beyan eden Barolar Birliği bu durumu bilmiyor mu? Adaletin sorunu olarak bu ülkede Hakim-Savcı maaşından ve çalışma koşullarından başka mesele konuşulmadığını bilmiyor mu? Karar vermek tamam gerekli ama verilen karar infaz edilmezse o kararın ne anlamı olur? İcra Daireleri devlet otoritesini kullanırken aciz ve eli kolu bağlı bırakılmasına neden seyircı kalıyor ? Bir de gece gündüz demeden çalışmamız karşılığında aldığımız yol tazminatlarına kota getirilmesi mantığını hiç sorgulamaz mı?
Adalet Bakanlığından ben ümidi kestim. Benim dayanacak gücüm kalmadı. Belki diyorum Türkiye Barolar Birliği bu duruma el atar de sesimizi duyurur.Ben zor koşullarda çalışıyorum ama benimle birlikte avukatlar da bu zorluğu katlanmak zorunda kalıyorlar.