Mesajı Okuyun
Old 01-08-2012, 11:24   #16
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Ben de bir katkıda bulunayım. ))

Yargıtay 2.Hukuk Dairesi 2010/13124 Esas 2010/15162 Karar

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Karar: Toplanan delillerden davacının birlik görevlerini yerine getirmediği, eşi ve çocuğuna bakmayacağını belirttiği boşanmaya neden olan olaylarda davacının tam kusurlu olduğu anlaşılmaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir. Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer. Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.

Öyle ise Türk Medeni Kanunu’nun 166. maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.

Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK. md. 166/2)

Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple bozulmasına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22.09.2010

**Burada davalının asla boşanmaya yanaşmadığını, istemediğini görüyoruz. Eğer mahkeme, davalının da boşanma isteği varsa, evlilik birliğinin iki taraf için de yararsız, çekilmez olduğu gerekçesiyle boşanma kararını verirse, boşanma hükmü taraflarca temyiz edilmezse Yargıtay boşanma hükmü kesinleştiğinden bozmaz.

Saygılar,


teşekkür fakat sitede bu konu ile ilgili bir başlıkta açmıştım.Dava adli yardımdan geldi,davacı da müvekkil de boşanmak istiyor.Fakat müvekkil aynı zamanda tazminat,nafaka ve velayet talep ediyor.(Davacının talep ettiği manevi tazminatında reddini talep ediyoruz)Bu durumda karşı dava mı açmalı,yoksa karşı dava açmadan cevap dilekçesi ile de bu taleplerde bulunabilir miyiz?