Mesajı Okuyun
Old 31-07-2012, 10:18   #7
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/6311
Karar: 2005/7409
Karar Tarihi: 16.06.2005


TAPU İPTALİ TESCİL YADA TAZMİNAT İSTEMİ - MİRAS BIRAKANIN TAŞINMAZI DAVALIYA TEMLİK ETTİĞİ - MUVAZAA İDDİASI - MURİS MUVAZAASI - MUVAZAALI İŞLEMİN VEKİL ELİYLE GERÇEKLEŞTİRİLMESİNİN OLANAKLI OLDUĞU

ÖZET: Dava, tapu iptal,tescil yada tazminat isteklerine ilişkindir. Davacılar anılan temlikin kendilerinden mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Öyleyse mahkemece anılan hukuki sebebe dayalı olarak inceleme ve araştırma yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gereklidir.

(4721 S. K. m. 706) (818 S. K. m. 213) (2644 S. K. m. 26) (YİBK 01.04.1974 T. 1974/1 E. 1974/2 K.)

Dava: Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, miras bırakanları Durmuş Kırmızıtaş'ın maliki olduğu 10873 parsel sayılı taşınmazın, 2. eş olan davalı Ayten'in muristen aldığı vekaletname ile mirastan mal kaçırmak amacıyla, durumu bilen diğer davalıya satış suretiyle muvazaalı temlik edildiğini ileri sürerek tapu iptal tescil veya tazminat isteğinde bulunmuşlardır.

Davalı Ayten, temliki işlemin muvazaalı olmadığını, miras bırakanın ihtiyaçları için bilgisi dahilinde satıldığını, davalı Hasan da, iyiniyetli 3.kişi olduğunu bildirip davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, davalı Hasan yönünden davanın, kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine, davalı Ayten yönünden vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle bilirkişice belirlenen değer üzerinden davacıların payına düşen 3.000.000.000 TL' nın davalıdan alınarak davacılara eşit olarak taksimine karar verilmiştir.

Karar, davacılar vekili ve davalı Ayten vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Sadettin Akyol'un raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedildi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.

Karar: Dava, tapu iptal,tescil yada tazminat isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, iptal, tescil isteğinin reddine, tazminat talebinin vekil yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden, toplanan delillerden miras bırakanın çekişme konusu edilen taşınmazı vekil aracılığıyla davalıya temlik ettiği görülmektedir.

Davacılar anılan temlikin kendilerinden mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı açıktır. Öyleyse mahkemece anılan hukuki sebebe dayalı olarak inceleme ve araştırma yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gereklidir. Muvazaalı işlemin vekil eliyle gerçekleştirilmesi de olanaklıdır.

Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide <muris muvazaası> olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı,davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

Sonuç: Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınmak suretiyle, gerekli araştırmanın yapılması, miras bırakanın dava konusu edildiği ileri sürülen temlikler ile ilgili dava dosyaları da gözönünde bulundurularak, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir. Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 16.06.2005 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)