Mesajı Okuyun
Old 23-07-2012, 09:26   #7
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sibel19
Karar, Yargıtay Kararları Dergisi'nin 38. Cilt, Haziran -2012, 6. Sayısının 1097 -1101 sayfalarından temin edilmiştir.


YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİ
2011/11327 E.
2012/2564 K.
21.02.2012 T.

HAKSIZ EYLEM NEDENİYLE TAZMİNAT
ZAMANAŞIMI İTİRAZI
ISLAH



ÖZET : Tazminat isteğinin ıslah yolu ile arttırılması yeni bir dava niteliğinde olmayıp, dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez.

(818 s. BK m. 41,42,60)
(6100 s. HMK m. 176 vd.)


Davacı H... vekili tarafından, davalı B... Müsteşarlığı aleyhine 06.04.2009 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerinde yapılan yargılama sonunda; mahkemece davanın kabulüne dair verilen 17.02.2011 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı H.. vekili, duruşmasız olarak da davacı G... vekili ve davalı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya görüşüldü. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülememesine göre davacılardan G..'nin tüm, davacılardan H... ile davalının ise aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyz itirazları reddedilmelidir.

2- Davacı H..'nin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ve davalı tarafından temyiz olunmuştur.

a- Dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak istemde bulunulmuş; bilirkişi raporundan sonra ise, ıslah dilekçesi verilmek suretiyle talep sonucu artırılmıştır. Davacının ıslah dilekçesinde ileri sürdüğü istem, yeni bir dava niteliğinde olmayıp, dava dilekçesindeki istek sonucunun artırılması biçimindedir. Bu nedenle sadece dava dilekçesine karşı ileri sürülebilecek olan zamanaşımı itirazı ıslaha karşı ileri sürülemez. Islah, 01.10.2011 günü yürülüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176. ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. Anılan Kanun'un177/1. Maddesinde ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Şu durumda, ıslaha karşı zamanaşımı def'inde bulunulamaz. Zira ıslah, yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Açıklanan yasal düzenleme karşısında; yerel mahkemece, ıslah ile artırılan bölümün zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

b- Dava, haksız el koymadan kaynaklanmakta olu; hukuka aykırılık da el koyma tarihinde gerçekleşmiştir. Şu durumda, talep de gözetilerek el koyma tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir. Mahkemece, dava tarihinden itibaren yürütülmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

3- Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; mahkemece maddi tazminatın belirlenmesinde hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplama yöntemi uygun bulunmamıştır. M... Ticaret Odasına'nın yazısına göre, el konulan aracın kullanılması halinde aylık 1.200,00 TL net kazanç sağlanılabileceği belirtildiğine göre; el koyma ve iade tarihleri arasındaki zarar miktarının aylık kazanç üzerinden hesaplanması gerekir. Karar, bu bakımdan da yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2/a-b) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle davacılardan H... yararına; (3) sayılı bentte gösterilen nedenle de davalı yararına (BOZULMASINA); Davacılardan G... 'nın tüm, diğer davacı H... ile davalının öteki temyiz itirazlarının ise (1)sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve davacı H..'den peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21.02.2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dava, haksız el koyma nedeniye dayanlı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan G..'nın davasının reddine, H...'nin maddi tazminat isteminin kısmen kabulüne, manevi tazminat isteminin ise reddine karar veirlmiştir.

Islah, iddia ve savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının istisnalarından olup, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olarak tanımlanmaktadır. Islah ile taraflar dava sebebini, dava konusunu veya talep sonucunu değiştirebilirler. Usulüne uygun olarak açılmış bir davanın bulunması şartı ile davanın tamamen veya kısmen ıslahı mümkündür.

Dava sebebinin veya dava konusunun değiştirilmesi tamamen ıslah halleridir (Baki Kuru, 4. Cilt, s. 3990). Davanın kısmen ıslahında ise, dava dilekçesinden sonraki bir usul işleminin ıslahı söz konusudur. Gerek doktrinde gerekse Yargıtay uygulamalarında kabul edildiği üzere müddeabihi (dava değerini) arttırma halinde kısmi ıslah söz konusu olup kısmi ıslahta, tamamen ıslahın aksine ıslah tarihine kadar yapılan bütün usul işlemleri yapılmamış sayılmaz. Kısmi ıslah yapıldığı tarihten ileriye dönük olarak hüküm ifade eder.

Zamanaşımı ise borcu ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenebilirliğini ortadan kaldıran bir savnma aracıdır. Bu nedenle zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirkiğini ortadan kaldırır. BK 133. maddede zamanaşımını kesen sebepler sayılmış olup, bunlardan biri de dava açılmasıdır. Davanın tamamen ıslahında dava baştan beri (dava dilekçesinden itibaren) ıslah edildiği için ıslah edilen kısım içinde davanın açıldığı tarihte zamanaşımı kesilmiş olur.

Kısmi davada ise zamanaşımı yalnızca dava edilen kısım kesilir. Henüz açılmayan (saklı tutulan) ve dava sonra ıslahla arttırılan bölüm için zamanaşımı işlemeye devam eder. Nitekim 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK 107. maddesinde düzenleme altına alınan belirsiz alacak davası ve tespit davasında davacının iddanın genişletilmesi yasağı olmadan ve karşı tarafın rızasına ve ıslaha da gerek kalmaksızın talep sonucunun arttılabileceği kabul edilmiş, maddesinin gerekçesinde de bu dava ile ilk dava tarihinde zamanaşının kesileceği belritilmiştir.

Aynı Yasa'nın 109. maddesindeki kısmi davada ise zamanaşımının kesileceği yolunda bir açıklama yoktur.

6100 sayılı Kanun'un hazırlanması sırasında görev alan Prof. Hakan Pekcanıtez, Prof. Oğuz Atalay ve Prof. Muhammet Özeken tarafından yayınlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku Kitabının 321. sayfasında "Belirsiz alacak davası açılabilmesinin mümkün olduğu hallerde kısmi dava açmak davacı açısından üç nedenle dava elverişli olmayacaktır. Birincisi kısmi dava açan davacının alacğaının geri kalan kısmı için zamanaşımı süresi kesilmemiş olacaktır. Buna karşılık belirsiz alacak davasında zamanaşımı, dava sonunda alacağın tümü için kesilmiş sayılacaktır. İkinci olarak ksımi dava açan davacı dava sınrasında alacağın geri kalan ksımnı talep etmek isterse, bunu ancak ıslah ya da karşı tarafına açık rızası ile yapabilecektir..." şeklindeki açıklamaları ile gerek Dairemizin, gerekse HGK'nın önceki içtihatları gibi yeni HMK'da da kısmi dava açılması halinde sadece dava edilen bölüm için zamanaşıını kesileceği yolundaki istikrarlı uygulamnın devam ettirildiği anlaşılmaktadır.


Somut olayda davacı H... adına kayıtlı araca kaçak akaryakıt taşıdığı iddiasıyla 02.10.2000 tarihinde el konulduğu, aracın 05.01.2004 tarihinde teminat karşılığnda iadesine karar verildiği, M... Birinci Asliye Ceza Mahekmesinin ... günlü kararla sanıkların beraatine karar verildiği, bu kararın temyizi üzerine Yargıtay Yedinci Ceza Dairesi'nce 24.12.2007 tarihli kararla zamanaşımı nedeniyel ortadan kaldırıldığı, teminatın da istek halinde sanığa iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davacılar tarafından eldeki davada 06.04.2009 tarihli dilekçeyle, bu haksız el koyma nedeniyle uğradıkları zararı mahkemece tespiti ile tahsili için harca esas değer 10.000-TL olarak belirtilp dava açıldığı,09.09.2009 günlü açıklama dilekçesi ile 239.588,38-TL kazanç kaybı araçta meydana gelen hasarın 2.469,00 TL araç içindeki motorin bedelinin 28.800-TL olduğu ve 20.000 TL de manevi tazminat ile toplam 290.557,38 TL zararları olduğunu, bu miktar harcı karşılama imkanları olmadığını, adli müzaheret talep ettikleri, daha sonra da 20.12.2010 günlü ıslah dilekçesi ile toplam taleplerini 284.409,98 TL olarak ıslah ettikleri, ayrıca G...'nın davacı sıratı buunmadığı belritilerek aynı tarihte ıslah harcının yatırıldığı anlaşılmaktadır.

Ekte bulunan M.. Birinci Asliye Ceza Mahkemesinin dosyasında davacı vekilinin teminatın iadesi için 07.04.2008 tarihinde dilekçe verdiği ve mahkemenin aynı tarihli müteraffik kararı ile teminatın iadesine ve araç üzerine konulan ihtiyati tedbirin de kaldırılma karar verildiğinin anlaşılmasına göre, davacı tarafından açılan davada ilk istenen 10.000 TL için 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmamış ise de, ıslah dilekçesinin verildiği 20.12.2010 tarihi itibariyle bu sürenin geçtiği ve davalı vekilin de ıslaha karşı süresinde zamaşımı def'i ileri sürdiği gözetildiğinde, dairemizin bozma kararnın 2/a bendindeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Başkan Şerife Öztürk


Karşı oya katılıyorum.


Arkadaşlar;

Bence 4. Hukuk Dairesi hem hukuk tekniğine aykırı hem de HMK mantığına ters bir karar vermiş. (İlk defa yaptığı bir şey değildir)

Zira; HMK ile belirsiz alacak davası getirilmiş olup, bunun icad edilmesinin en önemli sebebi zamanaşımı meselesini bertaraf etmektir. Çünkü kısmi dava ile sadece dava edilen kısım için zamanaşımı kesiliyor idi.

Eğer olay 4. Hukuk Dairesinin dediği gibi idi ise ne diye HMK'ya belirsiz alacak-kısmi dava ayrımı konmuştur?

Evet vicdanen ıslah ile artırılan kısım için zamanaşımı söz konusu olmamalıdır. Ancak kanunlarda gerekli düzeltmeler yapılmadan bu tip bir karar verilmesi doğru olmamıştır. Ortada hukuk boşluğu yok iken, yorum hakkını da aşıp, hukuk yaratma gayesi ile hareket edilemez.

Bu karara katılmak mümkün değil...

Saygılarımla