Mesajı Okuyun
Old 11-07-2012, 09:55   #2
egemen48

 
Varsayılan

Yaptığım araştırmada ulaştığım sonuca göre kadının genel hükümlere göre açacağı tazminat davasında haklı bulunma olasılığı zayıf olduğu gibi, soruna çözüm olmaktan da uzaktır. Kadın adına nafaka talep edilemeyeceği de aşikardır
neden böyle yazdığınızı anlayamadım,bence kadının hem tazminat hem de nafaka hakkı vardır.Kadının ekonomik durumunun kötü olması da çocukları ile birlikte olmasını engellemez,keza koca tarafından sağlanacak bir nafaka olacaktır.Fakat kocanın nafaka gücü yetersizse ayrı.Sonuçta bir fahişeye dahi çocuğun velayeti bırakılabilir,keza anne sevgisi ayrı bir durumdur
edit:sonradan farkına vardım,eşler evle değiller.Bu durumda müvekkil adayının nafaka talebi olamasa da tazminat hakları mevcuttur buna ilişkin karar ekliyorum.
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2006/2-558
Karar: 2006/568
Karar Tarihi: 20.09.2006
 
BO
ŞANMA VE İŞTİRAK NAFAKASI DAVASI - MADDİ MANEVİ TAZMİNAT VE İŞTİRAK NAFAKASI İSTEMİ - MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN BORÇLAR KANUNUNA GÖRE İSTENMİŞ OLMASI - MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ HAKKINDA AİLE MAHKEMESİNİN DEĞİL GENEL HUKUK MAHKEMELERİNİN GÖREVLİ OLMASI
ÖZET: Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden (resen) dikkate alınması gerekir. Mahkemenin kendi kararında da belirtildiği gibi manevi tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanmakta olup Borçlar Kanunu'na göre istenilmiştir. Davacının iştirak nafakası talebi kesinleşmiştir. O halde manevi tazminat talebi hakkında karar verecek mahkeme, aile mahkemesi değil genel hukuk mahkemeleridir. Bu nedenle işin esasına yönelik inceleme yapılmamıştır. Yerel mahkemenin direnme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekir.
(818 S. K. m. 49) (1086 S. K. m. 7) (4722 S. K. m. 10) (4721 S. K. m. 304)
Dava: Taraflar aras
ındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Küçükçekmece 1.Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 03.05.2005 gün ve 2003/398 E- 654 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 28.11.2005 gün ve 2005/14182-16353 sayılı ilamı ile;
(... Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delilerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delilerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
Dava, 22.7.2003 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan babalık davaları, bu kanun hükümlerine göre karara bağlanacaktır. (4722 S. K.nun md.10) Türk Medeni Kanunu düzenlemelerinde manevi tazminat düzenlenmemiştir. Bu yön gözetilmeden manevi tazminat talebinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü bozmayı erektirmiştir...),
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava, maddi-manevi tazminat ve iştirak nafakası istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının bundan 5 yıl önce evli ve dört çocuklu olduğunu söylemeden davacı ile imam nikahıyla evlendiğini, 2001 yılında bir çocukları olduğunu, davalının davacıyı yıllarca kandırdığını, davacının ailesi ve arkadaşlarının yanında küçük düştüğünü ve sosyal çöküntüye uğradığını, çocuk sahibi olması nedeniyle de evlenme şansının azaldığını bu nedenle 5.000.000.000 TL. manevi, TMK. nun 304. maddesi uyarınca 300.000.000 TL. maddi tazminat ve müşterek çocuk için 300.000.000 TL. nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Yerel mahkemenin, davacı kadının istediği manevi tazminat, taraflar arasında evlilik birliği bulunmadığından, haksız fiil nedeni ile manevi tazminat istemi olup, genel Hukuk Mahkemelerinin görevi içerisinde ise de, mahkememiz Asliye Mahkemesi seviyesinde olduğu gibi, iştirak nafakası yönünden mahkememiz yetkili olduğundan, manevi tazminat istemi hususunda dosyanın tefriki ve görevsizlik kararı ile dosyanın genel hukuk mahkemesine gönderilmesi usul ekonomisine uygun görülmediği gerekçesi ile manevi tazminat ve iştirak nafakası yönünden davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat talebi davacı vekili tarafından atiye terk edildiğinden, bu tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığına yönelik hüküm Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle manevi tazminat talebi yönünden bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında kendiliğinden (resen) dikkate alınması gerekir. Mahkemenin kendi kararında da belirtildiği gibi manevi tazminat talebi haksız fiilden kaynaklanmakta olup Borçlar Kanunu 49. maddeye göre istenilmiştir. Davacının iştirak nafakası talebi kesinleşmiştir.
O halde manevi tazminat talebi hakkında karar verecek mahkeme, Aile Mahkemesi değil genel hukuk mahkemeleridir. Bu nedenle işin esasına yönelik inceleme yapılmamıştır.
Yerel mahkemenin direnme kararının açıklanan bu gerekçe ile bozulması gerekir.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden direnme kararının bu gerekçelerle HUMK. nun 429. maddesi gereğince görev yönünden bozulmasına, bozma nedenine göre şimdilik sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, 20.09.2006 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
(¤¤)