Mesajı Okuyun
Old 04-07-2012, 12:40   #2
levent incetaş

 
Varsayılan

İşinize yarar sanıyorum. Kolay gelsin.


Yargıtay
12. Hukuk Dairesi

Esas : 2011/12552
Karar : 2011/13113
Tarih : 23.06.2011


-YARGITAY İLAMI-

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Alacaklı vekili tarafından 15.05.2005 vade tarihli bonoya dayalı olarak 19.10.2006 tarihinde borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe başlandığı, borçlu adına çıkartılan ödeme emri tebligatın bila tebliğ döndüğü ve örnek 10 numaralı ödeme emrinin tebliğ edilmediği, adı geçenin 10.12.2010 tarihinde icra mahkemesine yaptığı başvuruda, bononun zamanaşımına uğradığını ileri sürerek icra takibinin iptalini talep ettiği anlaşılmıştır.

Borçlunun icra mahkemesine başvurusu bu hali ile İİK.nun 169/a maddesine göre takibin kesinleşmesinden önceki dönemde bononun zamanaşımına uğradığı nedenine dayalıdır.

İ.İ.K.’nun 168/5. maddesi hükmü gereği borçlunun borcu olmadığını veya borcun itfa edildiğini, mehil verildiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, yetki itirazını sebepleri ile birlikte 5 gün içinde İcra Mahkemesine bildirmesi gerekir. Bir diğer anlatımla takibin kesinleşmesinden önceki döneme ilişkin zamanaşımı itirazı İİK.nun 168/5. maddesi kapsamında olup bu maddeye göre 5 günlük sürede yapılması gerekir.

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesi gereğince tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi olarak kabul edilir. Bu maddenin uygulanabilmesi için muhataba usulsüz de olsa yapılmış bir tebligat olmalıdır. Her hangi bir tebligat yapılmamış veya tebligat çıkarılmasına rağmen tebliğ edilemeden iade edilmiş ise anılan madde hükmü uygulanmaz. Her ne kadar borçluya 19.11.2010 tarihinde yenileme tebliğ edilmiş ise de, yenileme, ödeme emrinin unsurlarını içermediğinden itiraz süresinin yenilemenin tebliği ile başlatılması mümkün olmadığı gibi, borçluya usulsüz de olsa tebliğ edilmiş bir ödeme emri bulunmadığından, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 32. maddesinin uygulanma imkanı yoktur. Dolayısıyla borçlunun daha önce takibi öğrenmiş olması kendisine ödeme emri tebliğ edildiği sonucunu doğurmaz.

Bu durumda borçluya örnek 10 nolu ödeme emri tebliğ edilmediğine göre, 10.12.2010 tarihinde yaptığı zaman aşımı itirazının yasal sürede olduğunun kabulü gerekir.

Öte yandan, borçluya “ödeme emri tebliğ edilemese” bile, alacaklının anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesi mevcut bulunduğu sürece borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmemesi şikayet ve itirazda bulunmasına engel teşkil etmez. Her ne kadar borçluya ödeme emri tebliğ edilmemiş ise de alacaklı vekilinin yargılamaya katılarak itirazın reddini talep ettiği ve bu nedenlerle, anlaşmazlığı ve takibi sürdürme iradesinin mevcut bulunduğu görülmektedir.

TTK.nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 662. maddesinde zamanaşımını kesen sebepler “dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi” şeklinde sınırlı olarak sayılmıştır. TTK.nun 663/2. maddesine göre ise, zamanaşımının kesilmesi ile kesildiği tarihten itibaren yeni bir süre işlemeye başlar.

İcra takip dosyasının incelenmesinde alacaklı vekilince 19.10.2006 tarihinde takibe başlandıktan sonra 06.03.2007 tarihinde ödeme emri tebliğinin istenildiği, bu tarihten yenileme talebinde bulunulan 26.10.2010 tarihine kadar herhangi bir işlem yapılmadığı ve TTK.nun 661. maddesinde yazılı 3 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği görülmektedir.

O halde mahkemece borçlu zamanaşımı itirazının kabulü ile İİK.nun 169/a maddesi uyarınca takibin durdurulmasına karar verilmesi yerine yazılı gerekçe ile istemin reddi isabetsizdir.

SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 23.06.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.