Mesajı Okuyun
Old 30-06-2012, 18:50   #2
av.buğra

 
İnceleme

sn ismailgül ; maluliyetin artığına ilişkin bir iddianız var ise , yeni dava açma hakkınız var...aşağıda yararlanacağınız içtihatları çıkarttım...iyi çalışmalar....

-Sürekli işgöremezlik oranında her artış ayrı bir olgudur. Anılan olguların
oluştuğu günden zamanaşımının işlemeye başlayacağı Yargıtay’ın oturmuş ve
yerleşmiş görüşlerindendir.
Zararlandırıcı sigorta olayına uğrayan işçide oluşan %42 sürekli işgöremezlik
oranının tarihi 20.6.1987, yeniden belirlenen %63 oranının tarihi ise
17.4.1998’dir. Sürekli işgöremezlik oranında her artış ayrı bir olgudur. Anılan
olguların oluştuğu tarihten itibaren zamanaşımının başlayacağı Yargıtay'’n
oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Zira tazminat hesabının meslekte kazanma güç kayıp oranlarının arttığı tarih dikkate alınarak yapıldığı hukuksal gerçeği ortadadır. Hal böyle olunca BK. 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı, haksız fiilin vuku bulduğu tarihten değil, sigortalıda oluşan sürekli işgöremezlik oranının oluştuğu tarihten başlaması gerektiği açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın ve özellikle sürekli işgöremezlik oranlarının oluştuğu tarih itibariyle davada 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
21.HD.23.03.1999, E.1998/9048 – K.1999/1982

Daha önce tazminat davasına konu edilip kesinleşen maluliyet oranının,
giderek yükselmesinden dolayı artan maluliyet nedeniyle manevi tazminat
istenmesi halinde, meslekte kazanma gücü kayıp oranının ulaştığı tarihin
belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Dava %16.19 fark maluliyet için manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının meslekte kazanma güç kaybı oranı daha önce %23.5 olarak saptanmış ve bu oran üzerinden açılan maddi ve manevi tazminat davası hüküm altına alınıp kesinleştikten sonra, işgöremezlik oranının %39.24’e çıkması üzerine yeni bir dava ile manevi tazminat istenmiştir. Bu durumda yapılacak iş, sürekli işgöremezlik oranında artma tarihinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin sağlıklı bir şekilde saptanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. (YKD. 1998/7-1045)


21.HD.02.10.1997, 5684-5979
-1) İlk dava sonuçlandıktan sonra, maluliyet oranında artış olmuşsa, yeni bir
dava açılarak maddi ve manevi tazminat istenebilir.
2) Maluliyet artışı nedeniyle, ilk davadan (13) yıl sonra açılan tazminat
davasına ilişkin zamanaşımının başlangıcı, maluliyet artışının öğrenildiği
tarihtir.
Trende yolculuk yaparken 5.1.1979 günü kaza geçirip yaralanan davacının
maluliyet oranı %37 olarak saptanmış; bu oran üzerinden açılan dava
sonuçlandıktan sonra, davacı maluliyet oranında yükselme olduğu savı ile yeni bir dava açmış ve bu dava Adli Tıp Kurumu’nun 25.11.1992 tarihli raporu ile belirlenen %43.2 artan maluliyet oranına dayandırılmıştır.

-Davacının maluliyet oranındaki artışın önceki olaya bağlı ve fakat
25.11.1992 tarihli raporla ortaya çıktığı anlaşılmasına göre, bu ek maluliyet
artışından doğan zararın da bu tarihte öğrenildiğinin kabulü ve buna bağlı
tazminat davası zamanaşımının da bu tarihten itibaren başlatılması gerekir.
Nitekim, doktrinde de zarar görenin sağlık durumunun, daha sonra kötüleşmesi halinde bundan doğan zararın bağımsız olarak ele alınacağı ve bu yeni zarar için yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı kabul edilmektedir ( Bkz. Prof. Dr. F. Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Cilt: 2, Sh. 433 ve orada atıfta bulunulan yerli ve yabancı yazarlar ).
O halde, yukarıda açıklamalara göre davalı vekilinin zamanaşımına yönelik
temyiz itirazları varit olmadığı gibi, dosyadaki yazılara kararın dayandığı
delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik
bulunmamasına göre davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde
değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı davalı vekilinin bütün temyiz
itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına 21.2.1994 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi. (YKD. 1994/7-1099)