Mesajı Okuyun
Old 28-06-2012, 12:50   #8
av_yaseminceylan

 
Varsayılan Süre tutum dilekçesi hakkında görüş içeren bir karar

T.C. YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/2963 K. 2003/6295 T. 13.6.2003

DAVA : Taraflar arasında menfi tespit davasının yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik hükmün tefhiminden sonra davacı vekilinin kararı temyiz edeceğinden gerekçeli kararın tebliğine kadar süre tutumu istekli bir dilekçeyi mahkemeye sunduğu ve başka bir dilekçe vermekle beraber temyiz borçlarını ve yollama giderlerini verdiğinden temyiz için dosya gönderme formuyla dosyanın Dairemize ulaştırıldığı görülerek dosya incelenip gereği görülmüştür.
1-Öncelikle davanın vekilinin dilekçesi üzerinde yapılacak işlem, ön sorun olarak müzakere konusu yapılmıştır. Davacı tarafın dosya gönderme gideri ve bu arada temyiz harçlarını vererek onları iki yıl gibi bir süreçte geri alması gibi girişimleri bulunmaması da dikkate alınarak çoğunluk tarafından dilekçe, nedenleri bildirilmeyen temyiz isteği olarak benimsenmiştir.
SONUÇ : 2-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı hukuksal gerekçesi nedenler ve kanıtların değerlendirilmesinde de yanılgı bulunmamasına göre nedenleri açıklanmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve yasaya uygun redde yönelik hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama kararının temyiz edenlerden alınmasına, 13.6.2003 gününde oy birliğiyle karar verildi.
ÖN SORUN BAKIMINDAN KARŞI OY YAZISI:
Dava, İİK, 72.maddesine dayalı menfi tespit davasıdır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hükmü temyiz edeceği gerekçesiyle süre tutum dilekçesi veren davacı vekilinin bu dilekçesi üzerine dosya temyiz incelemesi için Dairemize gönderilmiştir.
Yapılan görüşmeler sırasında davacı vekilince verilen 2.5.2001 tarihli dilekçenin temyiz dilekçesi niteliğinde olup olmadığı hususu ön sorun oluşturmuştur. Anılan dilekçe İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığına hitaben yazılmış "süre tutum talebi" ne ilişkin bir dilekçe olup hiçbir yerinde "yerel mahkeme kararının temyiz edildiği"nden söz edilmemiştir.
Temyiz edenin dilekçesinden hükmü temyiz ettiğinin (temyiz iradesinin) anlaşılması gerekir; Aksi halde, dilekçe temyiz dilekçesi olarak nitelendirilemez ve hüküm temyiz edilmiş sayılamaz.
Hukuk usulünde (Medeni Usul Hukukunda) "süre tutum dilekçesi" diye bir müessese yoktur. Bir tarafın sadece "temyiz süresinin muhafaza edilmesi" için verdiği bir dilekçe ile karar temyiz edilmiş olmaz. Dilekçede temyiz edenin kimliği ve imzasının temyiz olunan hükmü yeteri kadar belli edecek kayıtların (HUMK.435) ve hükmün temyiz edildiğinin belirtilmesi gerekir ki, dilekçe temyiz dilekçesi olarak nitelendirilebilsin. (Yarg.2.HD.28.2.1972 1088/1137 K.sayılı kararı, Prof.Dr.B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü 5.Baskı 1991,Cilt 4,Sahife 3336). Harcın yatırılmış olması ve posta giderlerinin ödenmesi tek başına temyiz iradesinin varlığına kanıt oluşturmaz.
Bu nedenlerle, davacı vekilinin 2.5.2001 tarihli dilekçesi "temyiz iradesi"ni yansıtmadığı için temyiz dilekçesi niteliğinde kabul edilemeyeceğinden, dosyada temyize ilişkin başkaca bir dilekçe de bulunmadığından hükmün temyizen incelenmesi usulen mümkün değildir. Hal böyle olunca, dosyanın yerel mahkemeye geri çevrilmesine karar verilmesi gerektiği görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluğun ön sorun bakımından aksi yönde oluşan görüşüne katılamıyoruz.