Sayın frugferruhzad,
Yazınızı şimdi okudum.
Yazımda özellikle yapıcı, iyi niyetli olmaya yönelik adımların sonuna kadar kullanılmasını ve buna rağmen mesleğin hassasiyetine uygun davranılmaması halinde yaptırımlarının olacağını açıkladım.
“Meslekten yasaklanma” şeklindeki beyanım, süreli veya süresiz olarak şeklinde belirtilmemesi nedeniyle eksik olmuştur.
“…kendi aleyhimize sonuçlar belirtmeyin” şeklindeki ifadenize gelince, Kanun ve Meslek Kuralları’nı ihlal eden bir durum olmadıkça aleyhimize sonuç söz konusu değildir.
Eğer ihlaller oluyor ise ve yaptırımsız kalabiliyor ise aleyhimize olan sonuç, mesleğin ihlali ve ihlalin yaptırımsız kalmasıdır. Böylelikle ihlallerin yolu açılmış olmakta, mesleki camia en önemli varlık dayanaklarından biri olan GÜVEN i kaybetmektedir. Her ne kadar 1. sınıf tacir sayılsak da, mesleğimizin para kazanma tarafı onursal değerinden sonra gelir ve böyle olmaya, böyle kalmaya devam etmelidir inancındayım.
Bu nedenle, öncelikle mesleğin gereklerine ve hassasiyetine uygun davranmayan meslektaşın kendisini gözden geçirmesi ve özenle hareket etmesi için yapıcı olma noktasındayım; öncelikle iş olarak gören ve yasal açıklardan yararlanılabilmesine yönelik anlayışlara da karşıyım. Bu tür yaklaşımlara engel olacak mesleki kuralların, ihlallere karşı mevcut yaptırımların yetersiz olduğu doğrudur. En önemli yaptırımın düzenlendiği TCK m.257/1 1-3 yıla kadar hapis cezası hükmünü taşımaktaydı; Ne yazık ki, 6086 S.K. ile 6 aydan 2 yıla kadar olarak indirilmiş. Aslında bütün kamu hizmeti ifa edenler için bu maddenin asgari 2 yıldan başlaması gerekir.
Av. K. nun hangi maddesi olduğunu belirtmek ile ilgili ifadenize gelince, avukata Avukatlık Kanunu’nu belirtmeyi uygun görmediğimden belirtmemiştim. TCK nun yanında 1136 S.K.un 5.ci ve 158.nci maddesini, bunlara ilaveten Meslek Kuralları’mızın 3. ve 4.m.lerini de devamla okumak, dikkatle ve üzerinde düşünerek hafızamıza kazımak gerek.
Ve yine, TBB Disiplin Kurulu Kararlarını ve yargı kararlarını da okumak gerek.
Kısmen benzer olduğu için TBB nin 2006/379 E, 2006/449 K ve 08.12.2006 T. Sayılı kararını, yine örnek olarak Y.4.C.D. Kararları’nın da incelenmesini öneririm.