Değerli üyeler,

Müvekkilim A şirketi B şirketinden doğmuş doğacak alacakları karşılığında bir taşınmazı 2007 yılında ipotek almış, B borcunu ödememiştir. Borçlu şirkete ve ipotek veren ortağa ihtarname gönderdik, ödeme olmayınca ipotek takibi başlattık. Takibe itiraz ettiler ve itirazın iptali davası açtık.

Dava dosyasına tapudan ipoteğin 2008 tarihinde terkin edildiğine dair yazı geldi. Karşı taraf davanın konusuz kaldığından bahisle reddini talep etti. Ancak ben tapuda inceleme yapmak istediğimi, bunun için süre verilmesini istedim. Tapuya gittiğimde terkinin mahkeme kararıyla olduğunu öğrendim. Şöyle ki:

C'nin mirasçıları taşınmazdaki paylarını B şirketinin ortağına satmışlar. Ancak taşınmazın diğer paydaşı D şirketi şufa davası açmış, taşınmazın tescilini istemiş. Mahkeme keşif yapmadan taşınmazın değerinin %15'ine tescile karar vermiş. Tabi bu arada bizim müvekkilimizin ipoteği olduğu bilgisi gelmiş dosyaya ve davacı davasını ıslah ederek şufa bedelinin ipotek hakkı sahibine kaydırılmasına diye talepte bulunmuş. Bu talep de kabul edilmiş! Neticede taşınmaz D şirketinin adına tescil ediliyor, hem de pür-i pak olarak!!!

İtirazın iptali davasında hemen durumu anlatan bir dilekçe verdim, menfaatimiz olması sebebiyle şufa dosyasında yargılamanın iadesi istedim, bekletici mesele yapın dedim. Ne var ki korktuğum sonuçla yüzyüze geldim. İtirazın iptali davasının dava şartı yokluğu sebebiyle reddine karar verildi. Derhal temyiz, ardından onama Dosya henüz Yargıtay'dan dönmedi. Tashihi karar yapacağım. Ancak dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilmemeliydi, bekletici mesele yapılması gerekir düşüncemi destekleyen bilgi ve Yargıtay kararlarına ihtiyacım var.

Bu arada, yargılamanın iadesi devam ediyor. Onun da asıl davaya taraf olmadığımız için reddi sözkonusu olabilir mi, kısmet Hakkımızın haleldar olduğunu, bu nedenle y. iadesi istediğimizi belirttik, karar da sunduk. Bu konuda da değerli görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.

Herkese iyi çalışmalar.