Mesajı Okuyun
Old 19-06-2012, 20:06   #2
av.buğra

 
İnceleme

sn.kaankal tereddütünüze bende katılıyorum. zira şuf'a hakkının kullanımını engelleme olarak değerlendirilebilir. aleyhte olmakla birlikte farklı konuda ,(muris muvazaası) benzer bir içtihat zihin jimnastiği yapmanızı sağlayacak..kolay gelsin...


Yargıtay6. Hukuk Dairesi E: 1994/13298 K: 1995/01943

Esas no: 1994/13298 Karar no: 1995/1943 Tarih:21.02.1995

DAVA ŞUF'A DAVASI MUVAZAALI İŞLEMİN İPTALİTESCİLE HAK KAZANMAK DAVA AÇMAHAKKI

ÖZET: Muris muvazaası iddiası ile açılan tapu iptali ve tescil davası sonucuverilen hükümler; yenilik doğurucu, yaratıcı ya da değiştirici olmayıp,danışıklı (muvazaalı) işlemden önceki hukuksal durum ve hakları belirleyiciniteliktedir. Bu bakımdan, danışıklı işlem tamamen geçersizlik sonucunudoğurur. O nedenle; murisin, danışıklıolarak yaptığı intikal işlemini iptal ettirerek murisin ölümü ile başlangıçtaki mirasçı sıfatıyla hak sahibiolan davacının önalım (şuf'a) davası açmak hakkı vardır.

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan şuf'a davasına dair kararın temyizincelemesi duruşmalı olarak davacı tarafından süresi içinde istenilmekle;dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldüava, şuf'alı payıniptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir. Mahkeme, davayı reddetmiş;hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı vekili; 07.01.1994 tarihinde açtığı bu davada müvekkilesinin şuf'alıpayın ilişkin olduğu taşınmazda 1/4 pay sahibi olduğunu, davalıya satışsuretiyle 13.12.1992 tarihinde geçen pay için şuf'a hakkını kullandığını iddiaile bu davayı açmıştır.

Davalı taraf; davacının şuf'alı taşınmazda pay sahibi olmadığını, 1/4 payındavacıya değil M.'ya ait olduğunu, o payın sonradan tapu iptali ve tescilkararı ile davacıya geçişinin bu davadan sonra kesinleşen hükümle olduğunun,davacının dava hakkından söz edilemeyeceğini savunmuştur.

Mahkeme; savunmaya itibar ederek davacının pay sahibi olmasının bu davadansonra kesinleşmiş hükümle olduğunun, dava tarihi itibarıyla şuf'a hakkıbulunmadığını kabul ederek davayı reddetmiştir. Şuf'alı payın ilişkin olduğutaşınmaz bütünü ile davacı ve müştereklerin murisi M.adına kayıtlı iken,murisin taşınmazın tamamını İ.oğlu Ş.M.'ya 28.10.1985 tarihinde intikalettirdiği, davacının 26.06.1990 tarihinde açtığı muris muvazaası sebebiyle tapuiptal ve tescil davası sonunda davanın kabulü suretiyle satışın davacı payıoranında iptali ile davacı adına tesciline karar verildiği ve hükmünkesinleştiği dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır ve bu konularda biruyuşmazlık bulunmamaktadır. Böylece, davacının murisinin davalıya satış yapanM.'ya yaptığı taşınmaz devrinin muris muvazaası sonucu olduğu kesinleşmiştir.Muris muvazaası iddiası ile açılan davalar sonunda verilen hükümler; yenilikdoğurucu, yaratıcı ya da değiştirici hükümler olmayıp, muvazaalı işlemdenönceki hukuksal durum ve hakları belirleyici niteliktedir. Bu bakımdan tamamengeçersizlik sonucu belirttiğinin kabulü icabeder. Hal böyle olunca, 28.10.1988tarihinde yapılan devrin geçersizliği sabittir. Davacı kesinleşme ile değilmurisi M.'nın vefatı ile 1/4 paya sahiptir. Ve bunun sonucu olarak davalıyayapılan satıştan ve şuf'a davası açılmasından önce taşınmazın paydaşı olduğununkabulü icabeder. Bu nedenle, işin esasının incelenmesi gerekirken aksi düşünceile davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Hüküm bu nedenlebozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun428. maddesi uyarınca hükmün (BOZULMASINA), istek halinde peşin alınantemyiz harcının temyiz edene iadesine ve davacı yararına takdir olunan 750 binlira vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 21.02.1995tarihinde oybirliğiyle karar verildi.