Mesajı Okuyun
Old 18-06-2012, 05:20   #2
zeybekhan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
1- "Faize faiz yürütülmesi" ile ilgili olarak yoğun araştırmalar yaptım. Araştırmalarım neticesinde icra müdürünün uygulamış olduğu faize faiz işlemine yönelik olarak sizin de eklemiş olduğunuz karar dahil olmak üzere sadece iki tane süresiz şikayete ilişkin yargıtay kararına ulaştım.
Ancak takip talebinde talep olunan faize faiz talebi ile ilgili olarak
“Takip talebinde ‘asıl alacak ile takip tarihine kadar işlemiş faiz’in toplamı üzerinden -tahsil tarihine kadar- işleyecek faiz istenmiş ve borçlu tarafından buna itiraz edilmemişse, takipten sonra ‘asıl alacak ve işlemiş faizin toplamı üzerinden’-‘faize faiz yasağı’ görmezlikten gelinerek- faiz hesaplanması gerekeceğine" ilişkin olarak tam metni olmasa da 12. HD 29.5.1995 T. 7553/7740 sayılı yargıtay kararına
ulaştım.(Sayın Talih Uyar'ın bir makalesinden) Yargıtay kararı eski de olsa faize faiz yürütülmesine ilişkin şikayetin SÜRELİ olduğuna dair elimdeki tek bilgi bundan ibarettir.

2- Kredi ile sormuş olduğunuz soruya ilişkin olarak ise aşağıdaki karara ulaştım. Umarım işinize yarar. İyi çalışmalar dilerim...


T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/6

K. 1996/2976

T. 26.3.1996

• KREDİ SÖZLEŞMESİ ( Faiz Belirlenmesinin Bankanın İradesine Bırakılmış Olması )

• DÜRÜSTLÜK KURALI ( Bankanın, Tek Taraflı İradesine Bırakılan Faiz Oranını Belirlemesinde )

• BİLEŞİK ( MÜREKKEP ) FAİZ ( Ticari Nitelikte Karz Akdine Uygulanması )

• İYİNİYET ( Bankanın İradesine Bırakılan Faizin Belirlenmesinde )

6762/m.8,94/1,2

818/m.19,20

743/m.2

ÖZET : Cari hesaplarda ve borçlu bakımından ticari iş niteliğinde olan ödünç sözleşmelerinde ( karz akidlerinde ), devre sonraları faizinin, ana paraya eklenerek, tekrar faiz ( mürekkep faiz ) yürütülmesi, TTK.nun 94 ve 8. maddeleri uyarınca mümkündür.
Taraflarca imzalanan kredi sözleşmesi gereğince, artan faiz oranlarının uygulanacağı, davacı tarafça kabul edilmiş olup, bu durum BK.nun 19 ve 20. maddelerine aykırılık oluşturmaz. Ancak, kredi sözleşmesi ile, davalının iradesine bırakılan faiz oranını artırma ile ilgili yetkinin kullanılmasında, doğruluk ve dürüstlük kuralları içinde davranılması, MK.nun 2. maddesinin uyulması gereken emredici bir hükmüdür. Mahkeme bu hükmü doğrudan gözetmekle yükümlüdür.
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davalı vekili; müvekkillerinden E... Kompüter Ltd. Şti. ile davalı banka arasında akdedilen kredi sözleşmesini diğer davacıların kefil sıfatıyla imzaladıklarını ve sözleşmenin teminatı olmak üzere 29.9.1994 vadeli 3.750.000.000.TL'lık ve 30.10.1994 vadeli 2.500.000.000.TL.'lık iki adet senet verdiklerini, kredi borcunun ödenmesinde temerrüde düşülmediğini ve ana para borcu ödendiği halde bankanın cari hesap dönemini beklemeden aynı cari hesap dönemi içinde dört kez faiz oranlarını artırması sonucu 1.343.451.813.TL.'nın ödenmesini istediğini, uygulanan % 250 faiz oranının fahiş olduğunu, makul bir faiz oranına göre hesaplanacak faiz borcunu ödeyeceklerini ve 575.000.000.TL. faiz borcu ödemeyi kabul ettiklerini ve ödediklerini, ana para ve faiz borcu kalmadığından teminat senetlerinin hükümsüz olduğunu ileri sürerek 768.451.813.TL. borçlu olmadıklarının tesbitine, iki adet teminat senedinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; kredi borçlusu ve kefilleri hakkında 1.343.451.813.TL.'nın % 247 temerrüt faiziyle birlikte tahsili için ilamsız takip yaptıklarını, faiz oranı ve faiz artışının sözleşme ve yasaya uygun olduğunu, faiz artışlarının borçlu şirkete iadeli taahhütlü mektupla bildirildiğini, iptali istenen senetlerin rehin cirosuyla alındığını ve tüm borcun teminatı olduğunu bu nedenle iptalinin istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davalı bankanın cari hesap dönemi başlamadan faiz oranındaki artışları bildirmediğinden bu artışları uygulayamayacağı, davacıların kabul ettikleri miktarın dışında davalı bankaya borçları bulunmadığı, bu nedenle teminat olarak verilen senetlerin iadesi gerektiğinden sözedilerek davacıların İstanbul Altıncı İcra Müdürlüğü'nün 1994/30578 sayılı dosyadan takip konusu yapılan alacağın 768.451.813.TL.'den borçlu olmadıklarının tesbitine, iki adet teminat senedinin taraflar arasında hüküm ifade etmek şartıyla iptaline karar verilmiş, hüküm; davalı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı; davalı banka tarafından taraflar arasındaki kredi sözleşmesinden doğan alacakla ilgili faize faiz yürütüldüğünü, bankanın senet mukabili kredi borcuyla ilgili olarak faiz oranlarını tek taraflı olarak değiştirdiğini ileri sürerek teminat senetlerinin iptalini istemiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişki kredi sözleşmesinden kaynaklandığından uyuşmazlığın bu sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerekir. Kredi sözleşmesinde üçer aylık devre faizlerinin ana paraya ilave edilerek tekrar faiz yürütülebileceği kabul edilmiştir. TTK.nun 94. maddesinin 1. fıkrasında, tarafların üç aydan aşağı olmamak üzere diledikleri zaman faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi, hesap devrelerini, faiz ve komisyon miktarlarını dahi mukavele ile tayin edebilecekleri hükme bağlanmış, 2. fıkrasında TTK.nun 8. maddesi saklı tutulmuştur. Saklı tutulan bu hükme göre, üç aydan aşağı olmamak üzere faizin ana paraya eklenerek birlikte tekrar faiz yürütülmesi şartı, yalnız cari hesaplarla, borçlu bakımından ticari iş niteliğini haiz bulunan karz sözleşmelerinde geçerlidir. Görüldüğü gibi cari hesaplarda ve borçlu bakımından ticari iş niteliğinde olan karz akidlerinde devre sonları faizinin ana paraya eklenerek tekrar faiz ( mürekkep faiz ) yürütülmesi anılan yasa hükümleri uyarınca mümkündür. Davacı bankaya sözleşmenin 6/a maddesinde faiz oranını artırma yetkisi verilmiş, banka da bu yetkiye dayanarak kredi faiz oranını 25.1.1994 tarihinde % 96'ya, 27.1.1994-2.2.1994 arası dönemde % 110'a, 2.2.1994 tarihinde % 140'a,10.2.1994 tarihinde % 150'ye, 1.4.1994 tarihinde % 250'ye yükseltmiş ve yaptığı bu artışları davacıya bildirmiştir. Davacının bu işleminde TTK.nun 94 ve 8. maddelerine aykırılık yoktur. Zira, anılan maddelerde bileşik faiz ( mürekkep faiz ) yürütmek için cari hesap devrelerinin üç aydan aşağı olamayacağı hüküm altına alınmıştır. Burada cari hesap devrelerinin üç aydan aşağı olamayacağı ile ilgili düzenlemenin amacı daha kısa sürelerte bileşik faiz yürütülerek borçlunun durumunun ağırlaşması sonucunu doğuracak şekilde hükmün uygulanmasına engel olmaktır. Burada öngörülen sürenin anlamı, cari hesap faizlerinin üç aydan aşağı olmamak üzere ana paraya eklenmesidir. Olayda ise, sadece faiz oranlarının artırılması ve bu artırımın davacı müşteriye tebliği, cari hesap devrelerinin üç aydan aşağı sürelere tabi kılmak olmadığından bilirkişinin bu yöne ilişkin gerekçesi ve mahkemenin kabulünde isabet yoktur.
Davacı, kısa sürelerle faiz oranının artırılarak % 250'ye çıkarıldığını bu oranın fahiş olduğunu bu nedenle uygulanamayacağını da ileri sürmüştür. Davacı ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesinin 6. maddesine göre, artan faiz oranlarının uygulanacağı davacının kabulünde olduğundan bu durum BK.nun 19 ve 20. maddelerine aykırılık teşkil etmez. Ancak, sözleşmenin bu maddesi ile davalı bankanın iradesine bırakılan faiz oranını artırma ile ilgili yetkinin kullanılmasında doğruluk ve dürüstlük kuralları içinde davranılması, MK.nun 2. maddesinin uyulması gereken emredici bir hükmüdür. Bu kuralın sonucu olarak bankanın fahiş kazanç amacı ile faiz oranını tek yanlı artırma yetkisine dayanarak haklı görülmeyecek bir orana yükseltmesi, hakkın suistimalini oluşturacağından sözleşmedeki anılan bu hükmün uygulanmasında kredi müşterisinin MK.nun 2. maddesinin korumasında bulunduğunun kabulü gerekir. Bir başka deyişle, bankanın kendisine duyulan güvene aykırı davranışı bulunup bulunmadığının saptanması gerekir. Bu durumda MK.nun 2. maddesini doğrudan gözetmekle yükümlü olan mahkemece yapılacak iş, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yapılıp, kredi süreci gözetilerek, bu süreçteki yükselen faiz oranlarına göre bankanın haksız bir davranışta bulunup bulunmadığını saptamak, bu yönde ve hesabın katedildiği tarihte banka alacağının ulaştığı miktar yönünden uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak hasıl olacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibarettir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 6.000.000.- TL. duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak, davalıya ödenmesine, 26.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.