Mesajı Okuyun
Old 06-06-2012, 14:37   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Hukuk davalarında karar düzeltme ile ilgili olarak1086 sayılı yasanın 440. maddesinin uygulanmasına devam edilmektedir. Bu maddenin 4. fıkrası


4 - Yargıtay kararının usul ve kanuna aykırı bulunması,


şeklindedir. Bu fıkra karar düzeltmenin kapsamını aynen temyiz incelemesinin kapsamıyla eşitlemektedir. Bu durum doktrin tarafından eleştirilmekle birlikte uygulama bu şekildedir.


Kararın temyiz edilmemesi durumunda avukatın sorumluluğu hususunda ise cezai ve tazminat yönünden yapılan incelemelerde karar temyiz edildiğinde sonucun değişip değişmeyeceği değerlendirilerek bir karar verilmektedir. Karar temyiz edilmiş olsa da bozulmazdı sonucuna varılırsa vekilin beraatına ya da tazminat davasının reddine karar verilmektedir.

Karar düzeltmeye gidilmemesi hali ise sorumluluk yönünden yukarıdaki halden daha hafif bir ihmaldir. Çünkü dosya Yargıtay dairesinin incelemesinden zaten geçmiştir. Aynı dairenin tekrar yapacağı incelemenin dosyanın özelliğine göre çok önemli bir bozma sebebi yoksa vekilin sorumluluğunu doğurması çok düşük bir ihtimaldir.

AİHM'nin Karar Düzeltme yolunu etkin bir iç hukuk yolu olarak kabul etmediği ve temyiz aşamasından sonra iç hukuk yollarının tüketilmiş sayılacağına ilişkin görüşü savunma olarak kullanılabilir.

Öte yandan hazine avukatları ile ilgili 4353 sayılı kanunda da temyiz yolundan sonra karar düzeltme yoluna gidilmesi tamamen dosyayı takip eden avukatın inisiyatifine bırakılmıştır. Bu da kıyasen uygulanabilecek lehe bir düzenlemedir.