Mesajı Okuyun
Old 28-01-2007, 03:12   #65
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Bazı bilgiler

Değerli arkadaşlar ve sitemiz okuyanlarına,


Ülkemizde adil yargılama kurallarına uyulmadan yapılan yargılamaların sonunda elbette ki bir KARAR çıkmakta, ancak bu karar ADALETTEN UZAK olmaktadır.

Şu anda benim sanık olarak yargılandığım dosyanın ilk soruşturmasını yapan Sincan Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı bana çağrı kağıdı yolladığında, İstanbul ilinden Sincan ilçesine giderek, "Dizi Pusulası" başlıklı BELGE ASLININ getirtilmesini ve o belge incelendikten sonra hakkımdaki soruşturmaya ret veya kabul kararı verilmesini DİLEKÇEYLE istemiştim. CMK uyarınca her türlü yazışma yapma, belge toplama, ayrıca benim de şüpheli olarak lehimdeki kanıtlarımı toplama hak ve meslek yemini altında var olan yükümlülük benim (şüpheli olarak) yasal güvencem idi; fakat lehimdeki hiç bir kanıt toplanmamıştır. Kaldı ki, bu kanıt, hakkımda suç duyurusu yaparak dava açılmasını sağlayan muhbirlerin, fezleke hazırlayan savcının, şüpheli olarak benim ortak kanıtımızdı. Bu nitelikteki kanıt toplanmadan İdd. düzenlenmesi CMK. 174 uyarınca İDDİANAMENİN İADESİ nedenidir; ancak, İdd. düzenlendiğinden ve yasal süre (15 gün) içinde bana bildirim yapılmadığından ve mahkemece de bu süre içinde İDDİANAMENİN KABULÜ kararı verildiğinden dava açılmıştır. ("yeni sanık" niteliğime kavuşmam sağlandı.)

Elbetteki, ilk başta Avukat olduğumuz sırada, kendi mahkemesine verdiğimiz dilekçelerle ortaya çıkartılmayan; sonrasında soruşturmacıya verdiğimiz dilekçeye karşın ortaya çıkartılmayan; sonrasında İdd.Kabul yerine Ret kararı verilmesi gerekirken ortaya çıkartılmayan; ilk duruşmada getirtilmesini istediğimiz fakat gelemeyen BELGE ASLI, SUÇU YARGILAYAN MAHKEMEYE 4 NCÜ DURUŞMADA BİZİM DİRETMEMİZLE GETİRTİLEBİLMİŞTİR.

İşte bu belge ASLI ve belge ÖRNEĞİ ikisi birlikte bilirkişi incelemesine yollanması tarafımızdan her duruşmada söylenmiş ve istenmiş ise de, mahkeme üç duruşma boyunca veremediği kararı bu duruşmada ara karar olarak RET yönünde vermiştir.

Bunun üzerine sanık Ömer KAVİLİ söz alarak:
Mahkemenizden AKLANMA KARARINI BEN İSTEMİYORUM. ÇÜNKÜ MAHKEMENİZ, CEZA MUHAKEMESİ SİSTEMİNE GÖRE, SANIK OLARAK BENİ DEĞİL OLAYI YARGILAMAKTADIR.

Eğer, mahkemede görev yapan yargıç kimliği taşıyan görevlilere nedensiz yere hakaret etme eylemi yapılmış ve bunu yapan da ben isem beni mahkum etmelisiniz; ben avukat olsam bile.

Eğer, bu eylem suç değilse veya bu eylemle benim bağlantım yasal kanıtlarla kanıtlanamıyorsa işte o zaman ben beraat , aklanma istemiyorum; çünkü siz zaten BENİM AKLANDIĞIMA KARAR VERMEK ZORUNDASINIZ.

Bunu bir lütuf olarak değil, hakkım olduğu için yapacaksınız. Bu bakımdan başkaca ayrıntıları mahkemenize daha sonra sunacağız
dedi.

Bu kadar gereksiz(!) söz tutanaklara birebir yazılmadı. Bundan sonra İdd. makamının "esas hakkındaki mütalaa"sı soruldu: sanığın müsnet suçtan beraati kamu adına talep ve mütalaa olunur, denildi.

İşte bu kısacık mütalaaya Savunma makamından "esas hakkında savunma"nızda diyeceklerinizi kısaca alalım, denilmesine savunma tarafı itiraz etti.

Bu itiraza mahkeme başkanı mutlu olmadıysa da, razı olarak (yasal hakkımızı kullandırarak) ÖNEL-mehil vermiş oldu.

sürecek