Mesajı Okuyun
Old 25-05-2012, 14:51   #16
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.ERKUT
Sayın Meslektaşlarım,
Olayımızda, müvekkilin eşi "beni makasla yaraladı" diyerek müvekkil hakkında savcılığa başvurmuş ve müvekkil hakkında ceza davası açılmıştır.Yargılamada, müvekkili eşi şikayetinden vazgeçerek ve tutanağa geçen ifadelerle BEN MAKASI KARNIMA SOKMAYA ÇALIŞIRKEN EŞİM ELİMDEN ALMAYA ÇALIŞTI, BEN VERMEK İSTEMEDİM, O SIRADA BOĞUŞMA YAŞADIK VE KENDİMİ YARALADIM, ŞİKAYETÇİ DEĞİLİM" demiş, ancak müvekkil hakkında ceza verilerek "hükmün açıklanmasının geri bırakılması" kararı verilmiştir. Olayın bu şekilde olduğu, müşterek ve yetişkin çocuklar tarafından da ifade edilmiştir. Ancak, bir süre sonra müvekkil ve eşi boşanmıştır. Daha sonra,ceza kararından 2 yıl sonra, müvekkilin eski eşi,aralarındaki husumet nedeniyle, yukarıda bahsettiğim olay nedeniyle, manevi tazminat talebiyle dava açmıştır. Buradaki sorum şu olacaktır. Eski eş, CEZA MAHKEMESİ ÖNÜNDE VERİLEN "BEN YAPTIM, O MAKASI ELİMDEN ALMAYA ÇALIŞTI" ikrarından sonra, HUKUK MAHKEMESİNDE TAZMİNAT İSTEYEBİLİR Mİ?Ceza Mahkemesinde verilen beyan, hukuk mahkemesinde ne kadar bağlayıcı olur?Görüşlerinizi bekliyorum. Saygılarımla.

Alıntı:
Yazan AV.ERKUT
Sayın özfn-34, bence burada müvekkilin suçlu olup olmadığı değil de mahkeme önündeki ikrar konusu önemli.Müvekkilin eski eşi, sadece şikayetçi değilim diyebilirdi.Ama, beyanını genişleterek ben yaptım demiş. Kızları da tanık olarak dinlenmiş. Tamam, müvekkil yapmış olsa bile, ki ceza almıştır, burada tartışılması gereken bence eski eşin ikrarının hukuk mahkemesinde bağlayıcılığıdır. Bir ön bilgi olarak, müvekkil eski eşinin onu aldattığını, otel kayıtlarında sevgilisi ile aynı odada kalmasına ilişkin somut kanıtlarla ispatlayarak boşanmıştır.Ki müvekkil, buna rağmen eski eşini bu olay nedeniyle affetmiştir. Eski eş, 6 ay dava açmamıştır, sadece affa girsin diye. Sonra eski eş, kendisi boşanma davası açmıştır, ki sevgilisi ile evlenebilmek için. Şimdi soruyorum size, aldatılmasına rağmen, eski eşini affederek bunu kaldırabilen erkek müvekkilim, eski eşini neden yaralasın, ki olay kızlarının gözü önünde gerçekleşmiş. Üstelik, eski eşin beyanı ve raporundan başka kanıt yok. Buna rağmen, müvekkil ceza almıştır. Bu ön bilgiden sonra, sorumu yineliyorum. Ceza mahkemesi önündeki ikrar, hukuk mahkemesinde ne ölçüde bağlayıcı olur? (Müvekkilin sulu olup olmadığı tartışılmaksızın)

Alıntı:
Yazan AV.ERKUT
Bu arada Sayın katılımcı Meslektaşlarıma şunu da sormak isterim.Bulduğum bir Yargıtay kararına göre (11 HD. 05.05.2003 tarih ve 2003/4156 E.-2003/4477 K.), zarar gören, ceza davasında kişisel hak isteminde bulunmaz ve şikayetçi olmadığını beyan ederse, tazminat isteminde, uzamış zamanaşımı değil, BK. 60 uygulanır demektedir. Bu hüküm ile birlikte sorumu değerlendirirsek ve ayrıca sadece zamanaşımı yönünden değerlendirmelerinizi bekliyorum.

Alıntı:
Yazan AV.ERKUT
İlgi göstererek fikrini paylaşan meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.Bugün dosya incelemesi yaptım ve farklı bir ayrıntı öğrendim.Ceza davasında müvekkile yapılan suçlama, makasla yaralama değil, darp.Eski eş şunu demektedir."Ben makası kendime batırmak isterken eşim makası elimden almaya çalıştı. Bu sırada ben makası bırakmak istemediğim için boğuşma yaşadık, eşim makası almak için beni hırpaladı, şikayetçi değilim" Bu durumda, ben hala, manevi tazminat davasında ceza zamanaşımı uygulanabileceğini, ancak, eski eşin ceza davasındaki bu beyanı nedeniyle, artık manevi tazminat isteyememesi gerektiğini düşünmekteyim.Dikkat edilirse, sadece şikayetçi değilim ya da beni dövdü ama şikayetçi değilim dememiş.Aksi düşünülürse, ceza ve hukuk davalarındaki farklı ifadeler, hakkın kötüye kullanımı olmaz mı?

Alıntı:
Yazan AV.ERKUT
Sayın Yılmazkan, çok teşekkür ederim. Ancak bir sorun var gibi. Çünkü, bildiğiniz üzere, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararları hukuk hakimini bağlıyor.Bunu da düşündüğümüzde, hakim "bak ceza almış, demek ki dövmüş, dövdüğüne göre tazminat ödemeli.Davacı, seni kurtarmak için böyle demiş"demez mi sizce. Bence dememeli.Eski eş olan tazminat davası davacısı, bu ifadesiyle müvekkili ceza almaktan kurtarmaya çalışmış ve evlilik birliğini sağlamaya çalışmış olsa bile,bu beyanı ile, şahsi hakkından zımnen vazgeçmiş olmaz mı? Saygılarımla.

Sayın meslektaşım,
Durumu şöyle özetleyebiliriz:
Tazminat davasının davacısı, davalının yargılandığı ceza davasında yaralama fiilini sanığın (davalının) işlemediğini, kendisinin yaptığını içerir ifade vermiş, sonuç olarak ceza mahkemesi sanığın suçunu sabit görmüş, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.
Özetle sorularınız:
1- Ceza davasındaki beyanı, tazminat davasının davacısını bağlar mı?
2- Davacı, ceza davasında şikayetçi olmadığını beyan ederse sonradan kişisel hak talep edebilir mi? Edebilirse ceza zamanaşımı uygulanır mı?

İlk sorudan başlayalım:
Bu hususta yanıt yazan Sayın yılmazkan'a katılıyorum. Ceza davasında mağdurun beyanı, hukuk davasında da kendisini bağlayacaktır. Aksi düşünce MK 2'ye aykırı olur. Yalnız şuna dikkat etmek gerekir ki; tazminat davasında, tazminat isteğinin dayandırıldığı haksız fiil ile ceza davasında mağdurun "sanığın değil, kendisinin yaptığını" söylediği eylemler aynı olmalıdır. Eğer ceza davası darp nedeni ile açılmış ve mağdurun beyanında sadece "makasla yaralamanın" sanık değil, kendisi tarafından yapıldığı beyan edilmiş ise ve başkaca deliller ile sanığın mağduru darp ettiği sonucuna varılmış ise; ceza mahkemesince belirlenmiş maddi olaylar hukuk hakimini de bağlayacaktır.
Dolayısı ile öncelikle ceza davasında sabit görülen fiil(ler) ile tazminat davasında tazminat istemine dayanak yapılan haksız fiil(ler) aynı mı diye bakmak gerekir. Olaya göre şöyle örneklenebilir: Ceza davasında "makasla yaralama" değil de, darp nedeni ile suç sabit görüldüğüne göre; tazminat davasında da sadece darp nedenine dayanılmış ise, mağdurun ceza davasındaki makasla yaralama hususundaki beyanı işinize yaramayacaktır.

İkinci sorunuza gelince:
TCK 73/7'ye göre, şikayete bağlı suçlarda bile mağdurun şikayetten vazgeçmesi üzerine ceza davası düşse dahi, mağdur bu sırada kişisel hak talebinden vazgeçtiğini ayrıca açıklamadıkça bu haklarına halel gelmez.
Dava konusu olayda ise şikayete bağlı bir suç bulunmamaktadır; bu nedenle salt şikayetten vazgeçme, sonradan kişisel hak talebinde bulunmayı engellemez ve bunlarla ilgili hukuk davalarında ceza zamanaşımı uygulanır.

Ayrıca aşağıda bağlantılarını verdiğim ve konu ile ilgili THS'de yer alan mesajları okumanızı öneririm:

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...5&postcount=10

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=51509

http://www.turkhukuksitesi.com/showp...21&postcount=3

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=73066