Mesajı Okuyun
Old 16-05-2012, 16:46   #4
avhayricelik

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
4. Hukuk Dairesi
E: 2004/12650
K: 2005/11104
T: 18.10.2005

• TAZMİNAT DAVASI
• KUSURSUZ SORUMLULUK
• SEBEP SORUMLULUĞU
• İLLİYET BAĞI

ÖZET : Medeni Kanunun 917 ( Türk Medeni Kanunu 1007 ) maddesinde sorumluluğun, tapu sicilinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Maddede öngörülen sorumluluk, kusursuz sorumluluktur. Diğer bir anlatımla zarar gören, davalının kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Davalı da kusuru bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamak zorundadır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun bulunması veya üçüncü kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya hakkında zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir.
[743 s. Kanun m. 917]
[4721 s. Kanun m. 1007]
DAVA :
Davacı Suzan Kaşıkçı vekili Avukat Kenan Yüksel tarafından, davalı Maliye Hazinesi aleyhine 4/12/2003 gününde verilen dilekçe ile maddi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 7/7/2004 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 18/10/2005 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat Kenan Yüksel ile karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat Armağan Örücü geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
KARAR : Davacı, davalı idareden tapu kütüğünün tutulmasından dolayı uğradığı zararın giderilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davaya dayanak yapılan zararın tapu sicilinin tutulmasından kaynaklanmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur.
Dosyadaki kanıtlara göre, davaya konu taşınmazın sahte nüfus belgesi ve sahte vekaletnameye dayalı olarak satışı yapılmış; davacı tarafından, taşınmazı son olarak satın alan kişiye karşı açılan tapu iptal ve tescil davası reddedilmiş ve temyiz incelemesinden de geçmek suretiyle kesinleşmiştir.
Yukarıda açıklanan olgular itibariyle usulsüz işlemin noterde sahte olarak düzenlenmiş vekaletnameden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Diğer bir anlatımla zarar tapu sicilinin tutulmasından değil, sicilin düzenlenmesine etken olan vekaletnameden kaynaklanmaktadır. Medeni Kanunun 917 ( Türk Medeni Kanunu 1007 ) maddesinde sorumluluğun, tapu sicilinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Maddede öngörülen sorumluluk, kusursuz sorumluluktur. Diğer bir anlatımla zarar gören, davalının kusurunu kanıtlamak zorunda değildir. Davalı da kusuru bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamak zorundadır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun bulunması veya üçüncü kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya hakkında zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Somut olayda zarar gören davacının illiyet bağını kesebilecek ölçüde kusurunun olmadığı yine öngörülmeyen bir durumun da bulunmadığı görülmektedir. Ne var ki gerek ceza yargılamasında, gerekse tapu iptaline ilişkin dava dosyasında zararlandırıcı sonucun ortaya çıkmasında bir üçüncü kişinin hukuka aykırı eyleminin bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu kişinin suç teşkil eden veya ağır kusuru oluşturan eylemi açıktır. Şu haliyle sorumluluğu gerektiren illiyet bağının kesildiği kabul edilmelidir. Yapılan bu açıklama itibariyle olayda zarar, hukuka aykırı eylem bulunmakta ise de kusursuz sorumlu olan davalının sorumluluğunu gerektirecek uygun illiyet bağının bulunmadığı görülecektir. Aksi bir sonuç kusursuz sorumluluğun ötesinde bizi sebep sorumluluğuna götürür ki davanın dayanağını teşkil eden MK.'nun 1007. maddesi sebep sorumluluğunu ön görmemiştir.
Tüm bu olgular birlikte değerlendirildiğinde davalının sorumluluğundan söz edilemez. Mahkeme kararı, açıklanan nedenlerle yerinde görülmüş ve onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen gerekçeler ile ONANMASINA ve davalı hazine yararına takdir olunan 400,00 YTL duruşma avukatlık ücreti ile aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine 18.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Yukarıda verilen karar doğrultusunda görüşlerinizi almak isterim