Merhabalar...
Meslektaşlarım önemli bir hususta bilginize başvuruyorum. olayı özetlemek gerekirse, 1974 yılında kadastro tespiti sırasında 1 no'lu ve 2 no'lu parsel (üzerinde zeytin ağaçları olup tespit sırasında yaşlarının 40-50 arasında olduğu tespit ediliyor.)müvekkilim adına tespit ediliyor. Daha sonra bu tespite itiraz eden hazine 2 no'lu parselin orman tahditi dışında kalmasına rağmen hazine adına tescil edilmesi gerektiğini beyanla 1976 yılında Tapulama Mahk. dava açıyor ve işbu dava mahkemece kabul ediliyor. dava yargıtayca da görüşülerek onama ile 1984' te kesinleşiyor ve tapuya hazine adına kaydettiriliyor. Müvekkile ait zeytin ağaçları da zilyet olarak beyanlar kısmına şerh ediliyor. Müvekkil o dönem hapiste olduğu için ancak 1989 yılında "tapu iptali ve tescil davası" açmak suretiyle taşınmazın adına tescilini talep ediyor. Mahkemesince kabul edilen karar yargıtay incelemesinde "kesin hüküm" gerekçesi ile bozma suretiyle mahkemesine gönderiliyor. Yerel mahkemede bozmaya uyuyor ve kesin hüküm sebebiyle davayı reddediyor. müvekkilim 1950'li yıllardan beri burayı kendisinin kullandığını, orman tahdidi dışında kaldığını, kadastro tespiti ve komisyon kararlarıyla da bu hususun tespit edildiğini, hazinenin açtığı davayı ise yeterince takip edemediği için kaybettiğini söylüyor. Üzerinde 1950 öncesi zeytin ağaçları var ve dava öncesi ve sonrası müvekkil zilyetliğinde. zaten tapuya da zilyetlik şerhli durumda. Şimdi kesin hüküm varlığına rağmen biz herhangi bir dava ikame etme şansımız bulunmakta mıdır? yardımlarını ve kararlar için şimdiden tşk ederim.
Syg...