Mesajı Okuyun
Old 03-05-2012, 15:27   #8
Av. Mehmet Aslan

 
Varsayılan

İlgili kararlardan sadece ihtiyatî haciz için alacağın varlığının kesin ispatının aranmaması, geçici bir hukukî koruma tedbiri olduğu, alacağın varlığı hakkında kanaat oluşmasının yeterli olduğu fikirlerine dayandım.

Kalan kısımda ise Talih UYAR'ın İİK Şerhi 10. Ciltte yer alan -somut olaya daha uygun olan- fatura/ihtiyatî haciz konulu Yargıtay kararlarına atıfta bulundum. 19. Hukuk Dairesi'nin istikrar kazanmış güncel kararlarında fatura konusu malların alıcıya teslim edildiği kanıtlanarak fatura bedeli için ihtiyatî haciz istenebileceği görüşü hakim.

Somut olayda da müvekkil şirket faturaları usulüne uygun şekilde düzenleyerek iadeli taahhütlü posta marifetiyle yollamak suretiyle borçlu şirketi temerrüde düşürmüş; TTK 23/2 hükmünde belirtilen sekiz günlük yasal itiraz süresi içerisinde de itiraz etmemesinden mütevellit fatura muhtevasını kabul etmiş. TTK 23/2'deki bu adi kanunî karine ispat yükünü borçlu(davalı) şirkete yüklüyor(Benzer görüşte Prof. Dr. O. Kürşat ÜNAL "Faturanın İspat Kuvveti; Talih UYAR "İİK Şerhi Cilt 10"). Ayrıca iadeli taahhütlü olarak tebellüğ edilen faturada davalı şirketin önceki tarihte müvekkil şirket hesabına yaptığı kısmî ödemelerin dekontları da mevcut olup, fatura konusu malın teslim edildiği yönünde bir başka delil teşkil etmektedir.