Mesajı Okuyun
Old 10-04-2012, 11:33   #4
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

1.Hukuk Dairesi
Esas: 1977/10271
Karar: 1977/10676
Karar Tarihi: 21.10.1977

(743 S. K. m. 661)

Dava: Davacılar komşu taşınmazdaki hayvan ahırının gübrelik ve küspeliğinin sağlığa zararlı olduğunu ileri sürmüş, kaldırılmasını veya zararın önlenmesini istemişlerdir.

Davalı, hayvan besiciliğini yaptığını ve geçiminin buna bağlı olduğunu savunmuştur.

Mahkemece davanın kabulüne ilişkin hüküm süresi içinde ve duruşmalı olarak davalı tarafından temyiz edilmekle duruşma isteği kıymet yönünden reddilerek dosya incelenip gereği görüşüldü :

Karar: Eskiden insanlar dağınık ve mesafeli bir ortamda daha sakin yaşarlardı. Günümüzde ise sosyo-ekonomik koşulların büyük çapta değişip gelişmesi ve tekniğin aşırı bir hızla ilerlemesi sonunda insanlar konserve kutusundaki sardalyeler gibi birbirine yapışmak ve burun buruna yaşamak durumuna geldi. Dün orta halli bir kasabada veya büyük bir mahallede bir kaç bin kişi otururken bu gün aynı sayıda insan bir gökdelende barınmakta veya çalışmaktadır. Hızlı teknik ilerlemenin sonucu olarak çağımızda birlikte yaşamayı zorlaştıran, ağırlaştıran sorunlar ve nedenler gün geçtikçe artmaktadır. Artık jet uçaklarının ıslık sesleri, reklam levhalarının ışıkları, motorlu araçların ekzos dumanları ve kornaları... gibi sayısız bir çok nedenler yalnız "insanı" değil, "doğayı" bile rahatsız etmekte ve hatta insan yaşamını tehlikeye düşürmektedir.

İnsanın dağ başında veya ıssız bir adada tek başına ömür sürmesi söz konusu olmadığına göre, toplumda rahatsızlığa yol açan bu gibi hallerin ve nedenlerin olanaklar ölçüsünde önlenmesi suretiyle birlikte yaşamayı kolaylaştırmak zorunluluğu vardır. Medeni kanunun "komşu hakkı" ile ilgili bulunan hükümleri bu alanda geniş ve etkili bir düzenlemeyi sağlayabilecek güçdedir.

Ayrıca Türk toplumunda komşu hakkının özel bir yeri ve önemi vardır.

Komşuların daima iyi geçinmeleri ve birbirlerine karşı anlayışlı ve saygılı olmaları istenilir. Toplumumuzun bu konudaki yargısı ata sözlerimizde dile gelmiştir. "Mal alma, komşu al" ve "kötü doktor candan, kötü komşu maldan eder".. gibi sözlerle alınan maldan çok komşunun iyi olması lazım geldiğine işaret edilmek istenilmiştir. Saygısız ve hoyrat bir komşu insanı mal aldığına pişman eder, birlikte yaşamaktan insana bezginlik ve usanç gelir. Komşuluk hakkının çok önceden tespit ve teslim edilen bu değerinin bu gün yukarıda açıklanan nedenlerle daha büyük ve hayati bir önem kazandığı kuşkusuzdur.

Komşuluk ilişkisi Medeni kanunun 661. maddesinde düzenlenmiştir. Sözü geçen madde, insanı gerçek boyutları ve davranışları içinde ele almış ve çok "insancıl" ve "esnek" bir hüküm getirmiştir. Medeni kanunun bu maddesinde, malikin taşınmazını kullanırken "aşırılığa" kaçmaması ve komşularının "aşırı sayılmayan" kullanlarına tahammül etmesi öngörülmüştür.

Esasen ifrat yaşamın her alanında sakıncalıdır. Yasalar hakların "iftira" kaçan ölçüler içinde kullanılmasını önlemek istemiştir. Yasa gereği her malik kendi taşınmasını kullanırken "vurdumduymaz" ve "bencil" olmamak ve komşularının tasarruflarına karşı "aşırı duyarlılık" göstermemek, kısaca "normal" bir insan gibi maktul ve insaflı davranmak zorundadır. Aksi takdirde bir arada yaşamak çekilmez hale gelir, komşularla sayısız uyuşmazlıklar doğar.

Konuyu yakından ilgilendiren bu genel açıklamadan sonra, sıra taraflar arasındaki uyuşmazlığa ve bunu çözümleyen mahkeme kararına gelmiş bulunmaktadır.

Davacılar davalının taşınmazında "hayvancılık" yaptığını, gübre ve küspe yığınlarının çıkardığı dayanılmaz "kokular" ve döküp saçtığı pislikler ile kendilerini rahatsız ettiğini ileri sürerek ahırların yıkılmasını ve hayvancılık yapmasının yasaklanmasını öteki önlemlerin alınmasını" istemişlerdir.

Mahkemece "davalının komşusuna zarar verme halinin önlenmesine" ve kararda sınırlandırılan "sahada ve ahırda besicilik ve hayvan beslemesinin men'ine ve ayrıca küspe ve gübrenin derhal kaldırılmasına" karar verilmiştir.

Maddi olay şöyledir :

Tapu kaydına göre davalı taşınmazı "tarladır" davalı yaklaşık olarak 10 yıl önce bu taşınmaz üzerine hayvan beslemek amacıyla ahır yapmıştır. Davalının hayvancılığa başladığı sırada ahırların yapıldığı yerin etrafı boştur. Davacılar daha sonra çevredeki boş yerlere ev yaparak konut olarak kullanmaya başlamışlardır. Davalının 100 hayvan besleyecek kapasitede oldukça büyük bir işletmenin sahibi olduğu anlaşılmaktadır.

Tabip olan bilirkişi :

Davalının gübre ve küspe koyduğu yerlerin üstü açık olduğunu, rahatsız edici kokular çıkardığı, bu yığınlara konan sineklerin üreyip insan sağlığı için tehlike yarattığını ve bu durumun komşuluk haklarına aykırı olduğunu saptamış, önlem olarak ilçe hıfzıssıhha kurulunun 11.6.1976 günlü kararında belirtilen hususların yerine getirilmesini önermiştir.

Kurulun yukarıda sözü edilen kararında ise, besi ahır ve gübrelikleri için :

"Gübrelerin on gün içinde kaldırılmasını ahır ve gübreliklerdeki pis suların kanalizasyona veya kapalı FOS-SEPTİK'lere akıtılması gelecek yıldan itibaren şehir içine veya civarına yaş gübre konmaması ve yerine kuru küspe getirilmesi, gübrelikler kalkıncaya kadar üzerine naylon çekilmesi..." gibi hususlar öngörülmüştür.

Maddi olay, inceleme ve soruşturma ana hatlarıyla bu şekilde özetlenip saptandıktan sonra ne yapılması lazım geldiği kendiliğinden ortayaçıkmaktadır.

Davalı kendisine ait olan taşınmazda, çevrenin koşullarına göre oldukça önemli sayılabilecek çapta bir ekonomik çalışma yapmakta, hayvan beslemek suretiyle geçimini sağlamaktadır. Hayvanlar ahırlarda beslenmekte, dışkılar açığa dökülmekte yem olarak kullanılan küspe ise açıkta depo edilmektedir. 100 hayvanın beslendiği bu yerde biriken gübre ve kullanılan yaş küspeden çıkan kokuların komşu olan davacıları rahatsız ettiği tespit edilmeye ihtiyaç göstermeyecek şekilde açıktır. Yaş küspe ve gübre yığınlarının kara sineklerin üremesine elverişli bir vasat yarattığı, çevrenin sağlığını tehdit ettiği ve çıkan kokunun "dayanılmaz" olduğu kuşkusuzdur.

Davacılardan bu ağır duruma katlanmaları istenilemez. Davalı taşınmazını kullanırken komşuların rahatsızlığını önleyecek hiç bir önlem almamıştır. Davalı alınması zorunlu olan önlemlerin gerektirdiği emek ve para harcamasını yapmadan, kendisini zora koşmadan komşular ölsün, benim hayvanlarım büyüyüp "semizlensin" gibi davranış içindedir. Medeni Kanunun 661/2. maddesi davacılara "koku"dan doğan bu rahatsızlığın önlenmesini isteyebilmek yetkisini vermiştir. Davalının hayvan besiciliği yapmak suretiyle taşınmazını kullanırken mahalleyi tedirgin etmesine göz yummak ve tutumunu hoş görmek imkanı yoktur.

Mahkemenin yukarıda açıklanan düşüncelerle davayı kabule elverişli görmesi doğrudur. Ancak, mahkeme hüküm fıkrasına konu olacak hususları tespit ve tayin ederken yanılgıya düşmüştür. Şöyleki :

"Besicilik yapmasının ve hayvan beslemesinin men'ine" denilmek suretiyle davalının taşınmazında ekonomik çalışma yapması önlenmiş, mülkiyet hakkından doğan tasarruf yetkisi büyük ölçüde kısıtlanmış davalı taşınmazı adeta bir irtifak hakkı ile yükümlü hale getirilmiştir. Medeni Kanunun 661. maddesi mülkiyet hakkının kullanılmasını önlememiş, ancak bu hakkın kullanılmasından doğan taşkınlıkların ve sakıncalırın giderilmesini öngörmüştür. Bir kimsenin taşınmazında hayvan beslemesinin yasaklanması başkadır, hayvan beslemesinden doğan sakıncaların giderilmesi için bazı önlemler almağa zorlanması başkadır. Mahkemenin davalıyı taşınmazını kullanmaktan men etmeyip kullanma şeklinden doğan mahzurların giderilmesini sağlayacak tedbirleri almaya mecbur etmesi gerekli iken yazılı şekilde karar vermesi doğru değildir.

Vezirköprü ilçe Hıfzısıhha kurulu kararında hayvan besicilerinin almaya mecbur oldukları tedbirler açıklanmıştır. Mahkemece seçilen bilirkişi de bu tedbirlerin alınmasını gerekli gördüğüne ve mütalaasında bu karar atıf yaptığına göre, hüküm fıkrasında bu tedbirlerin ayrı ayrı zikredilmesi ve davalının ifaya mecbur tutulması suretiyle infazı kabil olduğu üzere karar verilmesi yolsuzdur. Hükmün bu nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin harcın iadesine 21.10.1977 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



Şeklinde eski tarihli bir karar buldum. Bu ve benzeri bir tür dava ile karşılaşan meslektaşlarıma faydalı olacağını düşünüyorum. Konuya ilgi gösteren meslektaş(lar)ıma teşekkür ederim

Yine de davam devam ediyor olması bir yana bir külliyat niteliğindeki sitenin gelişimi ve zenginliğine katkı sağlaması amacı için, var ise bilgi, tecrübe ve görüşlerinizi bekliyorum.
Saygılarımla.