Mesajı Okuyun
Old 07-04-2012, 23:11   #27
Av.Bülent Özkan

 
Varsayılan

Sevgili Meslekdaşlarım;

Arkadaşımız Can Altuntaş'ın sorusuna konu olan diğer taraftaki meslekdaşımız;

İster bahsi geçen şeyleri sözlü ifade etmiş isterse yazılı olarak iletmiş olsun hiçbir şekilde kendisinin disiplin sorumluluğu olduğu (veya başka bir tür sorumluluğu) düşünülemez.

-Gel borcunu öde, ödemezsen benim müvekkilimin bana ödediği vekalet ücretini de senden tahsil ederim veya fatura ilam gibidir ilamlı takibe koyarım itiraz edemezsin, oturduğun yerde İş Mahkemesi yok İstanbul’da dava açarım masrafları da ödemek zorunda kalırsın” gibi beyanlardan ötürü kimsenin avukatını yalan beyanda bulunmakla itham edemezsiniz.

Zira karşı tarafın avukatından bunları duyan vatandaş gidip kendi avukatına danışabilir ve durumu öğrenebilir. Karşı tarafın avukatının bu vatandaşa danışmanlık hizmeti vermek gibi bir görevi yoktur. (Nitekim bu vatandaş Can Altuntaş arkadaşımızı bulmuş ve durumu öğrenmiş) Karşı tarafın avukatı sadec karşı tarafa danışmanlık hizmeti vermekle mükelleftir. Karşı taraf avukatının kendisini doğru yönlendirmediğini düşünür veya başka bir nedenle zarara uğradığını düşünürse gider hakkını hukuki yollardan arar veya avukatını değiştirir.

Hatta hiç var olmayan bir borç için karşı tarafa yazı göndermiş olsa bile bir avukatı yalancılıkla itham edemezsiniz. Örneğin; bir ihtarname keşide etsem ve Oto Bayiine desem ki “müvekkil senden araç satın aldı, araçta hiçbir ayıp yok, gıcır gıcır, müvekkil çok memnun hatta ailecek pikniğe gitmekte ideal bir araba ama müvekkil artık arabadan sıkılmış, o yüzden Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna göre iade yükümün var, bu nedenle aracı iade almanı sana ihtar ediyorum, iade almazsan dava açacağım, vekalet ücretlerini, masrafları ödemek zorunda kalırsın” … Bu durumda ne olacaktır. Oto Bayii avukatına gidecektir. (Hatta gitmesine bile gerek yok) Karşı tarafın vekili beni yalancılıkla mı suçlayacaktır. Hayır. Taleplerin hukuka uygun değil vermiyoruz arkadaş diyeceklerdir. Avukatlar bazen hukuki dayanağı sıfır olan talepler de ileri sürebilirler ancak bu onları yalancılıkla itham etmeyi gerektirmez. Böyle durumlarda hayır arkadaş, senin istediklerin haksız git nerde dava açarsan aç dersiniz olur biter.

Öte yandan bu beyanlarda bulunan karşı tarafın avukatı dediklerini aynen yapabilir, yerine getirebilir. Örneğin bir dava açıp “benim müvekkilimin bana ödediği vekalet ücreti de karşı taraftan tahsil edilsin, şeklinde talepte de bulunabilir. Veya Artvindeki işyerinde çalışırken Artvin’deki işveren tarafından işten atılmış işçi için İstanbulda dava da açabilir. Avukatın tamamen kendi tasarrufu. Yanlış işlem de yapabilir. Karşı taraf ta gelir İstanbul İŞ Mahkemesi sen yetkisizsin der, dosya Artvin’e gidiverir. Bu ve bunun gibi sayısız kabul edilmeyecek talepli sürü ile dava açılabilir. Ben her yıl 10-15 tane sonu başından belli dava ile karşılaşırım.

Hatta daha uç bir örnek bir avukat ilgili İdareyi arasa ve Boğaziçi Köprüsünün mülkiyeti müvekkile aittir dese veya ihtar keşide edip bunu dese, karşı taraf kaale almayıp cevap vermese ve bu avukat arkadaş dava açsa ve "Boğaziçi Köprüsünün mülkiyeti müvekkile aittir, aidiyetin tespitini isterim" dese bile karşıdaki avukat davacı avukatı yalancılıkla itham edemez. Tutar gerekli cevabı verir olur biter. Mesele bu kadar basittir. (HMK'daki "taraflar dürüstlük kuralına uymak zorundadır" kuralını görmezden geliyorum. Zira; burada sadece dürüstlük kuralına uymuyor diye savunma yapılabilir.)

Karşı taraftaki bu avukatın beyanlarından ötürü kendisini yalancılıkla suçlayacaksak reddolan her davada karşı tarafın avukatına yalancı dememiz gerekir. (örn; davacı avukatı dava dilekçesinde: "davalı borcunu ödemedi, bu parayı bize ödesin, ayrıca vekalet ücreti de davalıya yüklensin" dedi. Ancak mahkeme borcun ödendiğini tespit edip davayı reddetti. Bu halde davacı avukatın yalan söylediği mahkeme kararı ile tespit edildi. Gidip davacı avukatı şikayet edelim mi diyeceğiz? ) İşte burada tartışılan olayın da bundan farkı yoktur.

Bu sebeplerle tartışma konusu edilen olayda karşı taraftaki meslekdaşımız ne demiş olursa olsun (suç sayılan fiiller hariç-hakaret, sövme vesaire) kendisine bir sorumluluk yüklenemez, yalancılık gibi bir isnat yakıştırılamaz. Tam aksine böyle bir isnat yakıştıran kimse meslek ilke ve kurallarına aykırı hareket etmiş olur.

Selamlarımla…