Mesajı Okuyun
Old 04-04-2012, 10:29   #8
oeroglu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Malagazi diye bir ülke yoktur. Hocalarınız Madagaskar'ı bile öğretememiş. Hukuku nasıl öğretecekler?

haklısınız, -özür dileyerek düzeltiyorum-

Madagaskar'ın başkenti Antananarivo

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Son düzenlemeye hayranlık duyabilirsiniz. Bu sizin fikriniz olabilir. Ama düzenlemeyi dahi yanlış aktarırsanız, diğer yazdıklarınız inandırıcılığını yitirir. Artık 8 yıl veya 12 yıl zorunlu eğitim olmayacak. 4+4+4 diye ayrılmasının temel nedeni de budur. Artık çocuklarımız 4 yıl okuyup, 9 yaşından sonra ebeveyni ne isterse o olacaktır.

Ben orta okul lise dönemimi tam kesintisiz sekiz yıllık eğitime geçiş sürecinde okudum, 5+3+3 sisteminde kişiler ailelerinin isteğiyle meslek liselerine gittikten sonra biraz daha büyüyüp üniversite kapısına geldikleri zaman uzmanlık alanları olan bölümlerini değiştirebiliyorlardı, ama sekiz yıllık kesintisiz eğitim sistemi gelip katsayı uygulaması işin içine girince sadece lisede hangi bölümden mezun olmuşlarsa o bölümde üniversite okumaya/veya okuyamamaya mecbur kaldılar, ve üstelik danıştayın yanlış kararıyla katsayı uygulamaması okullara girerken bu uygulamadan haberi olmayan eski mezunlara/son sınıflara da uygulandı. Ama bu sistemde artık mezun olduğunuz okulun bir önemi kalmıyor, isteyen herkes lisede aldığı eğitim önemli olmaksızın istediği yükseköğretim programına yerleşebiliyor...

benim nice muhasebe okumuş arkadaşım maliye bölümüne yerleşemedi, nice elektrik okumuş arkadaşım sırf sekiz yıllık uygulama yüzünden, sırf siyasal bir inat yüzünden elektrik mühendisliğine yerleşemedi. sizce bu hak mıdır?

Alıntı:
Yazan BurcuYıldırım
Oldu olacak temel tıp eğitimi, temel psikoloji eğitimi, temel mühendis eğitimi v.s. dersleride konulsun; zaten ayağa düşmüş, herkesin ben bilirim dediği meslekler (yani neredeyse her meslek) için ayrıca bir üniversite, uzmanlık eğitimi alınmasına gerek olmasın! biz hukukta uzmanlığa gidilsin, en azından bir sınav yapılsın diyorken, avukatlık mesleğini ortadan kaldırmak hiç olmadı.

ben avukatlık mesleği ortadan kalksın demiyorum, ben sadece hukukumuzda "herkes avukat tutmaksızın kendi işini takip edebilir" kuralının pratiğe dökülmesini istiyorum. Adliyeye gidip hakimin odasına gitmekten korkan lise mezunu adam gördüm. Hakim dediğiniz, savcı dediğiniz, ayrı özlük haklarına sahip bir kanunu olan bir devlet memurudur. Üç başlı ağzından alevler saçan süper mario daki bölüm sonu ejderhası değildir.Askerdeyken "bakaya kalmak" suçundan talimatla ifadesi alınması için Kıbrıs Türk Barış Kuvetleri askeri savcılığına giden lise mezunu bir arkadaşa avukat istemesini söylemiştim, gitti geldi, ama askeri savcının karşısında dilinin tutulduğunu söyledi. Hatta savcı bu arkadaşa avukat istiyor musun diye sorduğunda korkudan istemediğini söylemiş...

Ben istiyorum ki herkes hakkını savunabilsin, bilsin ama ister kendisi takip etsin, ister bir avukat vasıtasıyla takip ettirsin...

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
İşin özü galiba, siz bunu kendiniz için istiyorsunuz. Siz avukatlığı sevmiyorsunuz, öğretmen olmak istiyorsunuz diye eğitim sisteminde kendinize göre bir değişiklik öneriyorsunuz. İyi ki bu değişikliği yapabilecek olanlar sizin gibi düşünmüyor. Görüşünüze katılmıyorum. Eğitim sisteminde, hukukçulara iş olanağı yaratmak için sizin istediğiniz gibi bir değişiklik yapılmamalıdır. Hukuk fakültesi mezunları iş yaşamının hemen hemen her alanında çalışabilirler. Size de akademisyen olmaya çalışmanızı öneririm.

evet, güzel yakalamışsınız akademisyenliği düşündüm, ama üniversitede hocalık hem daha zor, hem daha sıkıcı, örneğin her sene belli bir akademik yayın yapmak zorundasınız, üniversite yönetimi değiştiğinde, siyasal sebebplerden, ya da hocalardan birinin yakin tanıdığı nedeniyle sizinle olan sözleşmenizi yenileyemiyorlar ve kendinizi kapının önünde bulabiliyorsunuz, hocalarla aranızın iyi olması lazım, gerektiğinde çanta taşımak, gerektiğinde hocanın angarya işlerini sıkılmadan yapabilmeniz lazım üniversitede, çünkü doçent olana kadar kadroya geçemiyorsunuz, maaşlar düşük, tatil imkanları az. vs vs vs. Milli eğitim bakanlığında kadrolu öğretmen olmak daha güzel geliyor bana...

sigortalı iş(Yükseköğretim kanunu 50/d), kadrolu iş(33/a)in yerini tutmaz...

ama üniversiteler de 33a kadrosu açmıyorlar maalesef.. (bilen bilir)

hem üstelik üniversitedeki hocalarınızla üniversite bittikten sonra görüşmessiniz ama ortaokuldaki lisedeki hocanızı ararsınız, üniversitedeki hocanızın adını anmassınız ileride ama eğer lisedeki hocanız iyi birisiyse her zaman anarsınız onu, hatırlarsınız, eğer bu hayalim gerçek olsaydı, her öğrencim adliyeye yolu bir şekilde her düştüğünde beni hatırlardı...

para ve özlük haklar her şey demek te değildir, eğer öğretmen olsaydım, ve bir öğrencim yıllar sonra beni hatırlayıp ziyaretime gelseydi ondan yaşadığım hazzı hiç bir şeyle değişemezdim...

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
"Size 1 Nisan biraz erken gelmiş" derim.

hayır şaka falan yapmıyordum, gayet ciddiydim...


Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
Sayın oeroglu,

Bence siz önce stajınızı bitirip sonra makul bir süre avukatlık yaptıktan sonra mesleğiniz/mesleğimiz konusunda bir görüş ve yargıya varsanız daha sağlıklı bir yöntem tutturmuş olursunuz.

Aklıma, fakültede öğrenciyken yerden yere vurduğumuz hocalarım, derslere ilişkin iddialı ve ölçüsüz sözlerim ve sonraki yıllardaki pişmanlığım geldi...

Belirttiğiniz görüş, öneri, sav ve yargılar için biraz erken olduğunu düşünüyorum...

teşekkür ederim inşallah dediğiniz gibi olur, inşallah ileride mesleğimden haz alırım...

ama her ne olursa olsun ben 800 liralık telefonu bozulan adama sadece avukatlık asgari ücret tarifesinden tüketici davaları alt sınırına göre 2500 lira göstereceksem bunun hazzını yaşayabileceğimi sanmıyorum...