Mesajı Okuyun
Old 27-03-2012, 20:54   #7
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi
Esas: 2009/10328
Karar: 2010/1359
Karar Tarihi: 22.02.2010

TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - DÖRDÜNCÜ KİŞİ KONUMUNDA BULUNAN DAVALI - BEDEL FARKININ KOŞULLARI VAR İSE BORÇLU İLE ÜÇÜNCÜ KİŞİ ARASINDA YAPILAN TASARRUF İÇİN TEK BAŞINA İPTAL NEDENİ OLMASI - DAVANIN İSPAT EDİLEMEMİŞ OLMASI

ÖZET: Dördüncü kişi konumunda bulunan davalı A... hakkında da davanın kabulüne karar verilirken bedel farkı gerekçe olarak gösterilmiş ise de bedel farkı koşulları var ise borçlu ile 3. kişi arasında yapılan tasarruf için tek başına iptal nedenidir. Üçüncü kişi ile 4. kişi arasında yapılan tasarruflarda yalnızca bedel farkı tek başına iptal sebebi olmayıp 4. kişinin, borçlunun maksadını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunun sair bir ifade ile 4. kişinin kötüniyetli olduğunun ispatlanması gerekir. Somut olayda A.’nın kötüniyetli olduğu ispat edilmiş değildir. Bu nedenle A. hakkındaki açılan davanın ispat edilememiş olması sebebiyle reddi gerekir. A. hakkındaki davanın reddedilmesi halinde ise davanın bedele dönüşeceği ve şartları varsa üçüncü kişinin bedel ile sorumlu tutulması gerektiği de mahkemece nazara alınması gerekir.

(2004 S. K. m. 277, 282, 283)

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı sebeplerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içerisinde davalı F. vekili ve davalı A. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı vekili, davalı borçlu S. aleyhine icra takibi yaptıklarını borcu karşılayacak haciz kabil malının kabul bulunmadığını ileri sürerek davalı borçlunun dava konusu taşınmazı davalı eşi F.’e onun tarafından da sair davalı A.’ya satışına ait tasarrufların iptal edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı F. vekili ve davalı A. vekili ile davalı borçlu S. davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, dava konusu taşınmazın satışının düşük bedellerle gerçekleştirildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş hüküm davalı F. vekili ve davalı A. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK’nın 277 vd. maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

İcra ve İflas Yasasının 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da <iyiniyet kurallarına aykırılık> sebebiyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.

İcra ve İflas Kanununu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.

Mahkemece, taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasında fahiş fark bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.

Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden borçlu adına 6096 ada 6 parselde kayıtlı 7 adet bağımsız bölüm, Bekiralanı Köyü 1780 parselde kayıtlı arsa, Adana-Bahçe 180 ada 59 parselde kayıtlı taşınmaz, Mersin Nusratiye Mahallesi 1372 ada 1 parsel s. taşınmazın bulunduğu ve 33 .. 088 plakalı aracın da borçlu adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca davacının icra dosyasına verdiği 22.07.2005 günlü mal beyanı dilekçesinde belirttiği kurumlardan olan alacakları dolayısıyla davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı da belirli değildir. Hal böyle olunca davalı borçlunun aciz halinin gerçekleştiğine ait inceleme yeterli değildir.

Diğer yandan 4. kişi konumunda bulunan davalı A. hakkında da davanın kabulüne karar verilirken bedel farkı gerekçe olarak gösterilmiş ise de bedel farkı koşulları var ise borçlu ile 3. kişi arasında yapılan tasarruf için tek başına iptal nedenidir. Üçüncü kişi ile 4. kişi arasında yapılan tasarruflarda yalnızca bedel farkı tek başına iptal sebebi olmayıp 4. kişinin, borçlunun maksadını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğunun sair bir ifade ile 4. kişinin kötüniyetli olduğunun ispatlanması gerekir. Somut olayda A.’nın kötüniyetli olduğu ispat edilmiş değildir. Bu nedenle A. hakkındaki açılan davanın ispat edilememiş olması sebebiyle reddi gerekir. A. hakkındaki davanın reddedilmesi halinde ise davanın İİK’nın 283/2 maddesinde öngörüldüğü biçimde bedele dönüşeceği ve şartları varsa 3. kişi F.’in bedel ile sorumlu tutulması gerektiği de mahkemece nazara alınması gerekir.

Yukarıda açıklanan hususlar muvacehesinde gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmesi isabetli değildir.

Sonuç: Yukarda açıklanan sebeplerle davalı F. vekili ve davalı A. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istem halinde temyiz eden davalı F. ve A.'ya geri verilmesine 22.02.2010 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı