Mesajı Okuyun
Old 23-03-2012, 15:41   #3
Av.Sine Erkılıç

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,

Hatır taşımasında yalnız taşınan yolcunun menfaati olduğu için zararın bir bölümünün zarar gören üzerinde bırakılması gerektiğine dair muhtelif kararlar mevcut. Buna göre zararın bir kısmının zarar gören üzerinde bırakılması gerektiği kabul edildiğinde araç sürücüsü, araç maliki (işleten), karşı araç maliki, sürücüsü ve sigortacıları da bu indirimden faydalanabilmelidir.

Ancak, hatır taşıması indiriminden yalnız hatır taşıması ilişkisinin taraflarının yararlanabileceğine dair kararlar da mevcut, buna göre diğer tarafların indirimden faydalanması mümkün olamayacaktır.

Bu hususta uygulamadaki çelişkiye yönelik meslektaşımızın yaptığı İçtihatların Birleştirilmesi başvurusunu içeren link de http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29229 faydalı olacaktır; ancak cevabını bilemiyorum.

Kanaatimce sorun hatır taşıması indiriminin zarar görenden hareketle mi, sorumlulardan hareketle mi tespit edileceği noktasındadır. Zarar görenin yalnız kendi menfaati için taşındığı esnada zarar görmüş olmasının, zararın bir kısmına katlanmasını gerektirdiği kabul edildiğinde tüm sorumluların indirimden faydalanması gerekmektedir. Hatır taşıması indirimi, kişinin karşılıksız olarak yaptığı iyilik sonucunda meydana gelen zarar sonucunda katlanacağı külfetin azaltılması olarak değerlendirilirse, indirimden sadece zarar görenin içerisinde bulunduğu araç sürücüsünün faydalanması mümkün olacaktır. Şahsi fikrim, sorumluluğun araçlar yönünden tespit edilmesi, zarar görenin hatır için taşındığı araç sürücüsü, maliki ve sigortacısının hatır taşıması indiriminden faydalandırılması, hatır taşıması kavramından bağımsız olarak araç ve/veya içerisindekilere yönelik hasardan sorumlu olan diğer araç sürücüsü, maliki ve sigortacısının sorumluluğunun indirimsiz olarak belirlenmesi gerektiği yönündedir. Buna göre ZMM sigortacısı olan karşı araç sigortacısının hatır taşıması indiriminden faydalanamaması gerekir.

Her iki görüşe yönelik kararlar aşağıdadır, meslektaşlarımız da konuyla ilgili bilgi ve tecrübelerini paylaşırsa daha aydınlatıcı olacaktır.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2003/14441
K. 2004/10856
T. 4.11.2004
• ÖLÜMLÜ TRAFİK KAZASI ( Hatır Taşıması Sırasında Oluşan Kazada Ölen için Takdir Edilecek Tazminattan Borçlar Kanunu Uyarınca İndirim Yapılmasının Gerekmesi )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Davacıların Muresinin Davalı Şirkete Ait Araçta Hatır Taşıması Sırasında Oluşan Kazada Ölmesi )
• DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATI ( Bilirkişi Raporunda Destek Hesabında Her Yılın Peşin Değeri Ayrı Ayrı İskontolu Hesaplandığı Belirtilmiş Olmasına Rağmen Rapor Ekindeki Hesap Tablosunda İskonto Hesabının Gösterilmemiş Olması )
• HATIR TAŞIMASI ( Bu Nedenle Tazminattan Hakkaniyete Uygun Bir İndirim Yapılmasının Gerekmesi )
• EKSİK BİLİRKİŞİ RAPORU ( Destekten Yoksun Kalma Tazminatının Hesaplanmasında İskontolu Hesaplandığı Belirtilmiş Olmasına Rağmen Rağmen Rapor Ekindeki Hesap Tablosunda İskonto Hesabının Gösterilmemiş Olması )
818/m.43,44,45,47
2918/m.87
ÖZET : 1- Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda işleyecek devre için destek hesabında her yılın peşin değeri ayrı ayrı %10 iskontolu hesaplandığı belirtilmiş olmasına rağmen rapor ekindeki hesap tablosunda iskonto hesabının gösterilmemiş olması kararın bozulmasını gerektirmiştir.
2- Davacıların murisinin davalı şirkete ait araçta hatır taşıması sırasında oluşan kazada öldüğü, bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerektiği davalılarca ileri sürülmüş olmasına rağmen, mahkemece bu savunma üzerinde durulmaması, hatır taşıması saptandığı takdirde tazminattan BK.nun 43. ve 44. maddeleri gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken, eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Milas Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 16.06.2003 tarih ve 2000/537-2003/422 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davalılardan Ç A.Ş., Mustafa G ve Mustafa Y ve A O Sigorta A.Ş. vekili tarafından istenmiş olmakla, duruşma için belirlenen 02.11.2004 günde davalı Ç Turz. A.Ş. vekili Yüksel T gelip, davacılar ve ihbar edilenler vekilleri tebligata rağmen gelmediğinden, temyiz dilekçesinin de süresinde verildiği anlaşıldıktan ve duruşmada hazır bulunan taraf avukatı dinlenildikten sonra, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakılmıştı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Ali Orhan tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi Mithat'ın polis memuru olduğunu, olay günü davalı Ç A.Ş.nin işleteni ve Abdullah'ın sürücüsü olduğu minibüste yolcu iken davalılar Mustafa G ve Mustafa Y'in işleten ve sürücüsü olduğu kamyonun minibüse çarpması sonucu öldüğünü ileri sürerek, asıl davada fazlası saklı tutularak eş Yasemin için 15 milyar TL. destekten yoksunluk, 7 milyar TL. manevi, küçük Fadime için 8 milyar TL. destek, 2 milyar TL. manevi tazminatın, birleşen davada ise 40 milyar TL. Yasemin için, 15 milyar TL. Fadime için destekten yoksunluk tazminatının asıl davanın davalıları yanında A O Sigorta A.Ş.ve B Sigorta A.Ş.den de olay tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Mustafa Y ve Mustafa G vekili, istenen tazminatın abartılı olduğunu, Emekli Sandığı'ndan yapılan ödemelerin istenen tazminattan düşülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı İ Sigorta A.Ş. vekili poliçe teminatlarına göre davacılara ödeme yapıldığını savunmuştur.
Davalı Ç A.Ş. vekili, kazada sürücülerinin kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı A O Sigorta A.Ş. vekili, birleşen dava açısından manevi tazminattan sorumlu olmadıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı B Sigorta A.Ş. vekili, poliçe limitinin 3 milyar TL. olduğunu ve tazminat için müvekkiline başvuru yapılmadığını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan kanıtlara ve itibar edilen son rapora göre, trafik kazasında ölen murisin desteğinden davacıların yoksun kaldığı ve manevi tazminat talep haklarının da yerinde olduğunu, davalı İ Sigorta A.Ş. tarafından poliçe teminatının ödendiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen dava açısından İ Sigorta A.Ş.ne yönelik talepler için karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada 15 milyar TL. Yasemin için, 3 milyar TL. Fadime için destekten yoksunluk ile 7 milyar TL. ve 2 milyar TL. manevi tazminatın birleşen davada ise Yasemin için 26.776.330.050 TL. Fadime için 15 milyar TL. destekten yoksunluk tazminatının O Sigorta A.Ş. ve B Sigorta A.Ş. teminat limitleri ve dava tarihinden itibaren, diğer davalılar açısından ise olay tarihinden itibaren yasal faizi ile sorumlu olmak üzere müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar Ç A.Ş., Mustafa G, Mustafa Y, A O Sigorta A.Ş. vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve asıl davada davalı A O Sigorta A.Ş. davada taraf olmadığı ve aleyhine herhangi bir hüküm oluşturulmadığı gibi birleşen davada ise davalı sıfatıyla yer almasına, bu nedenle ek davada bu davalı hakkında hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre davalı A O Sigorta A.Ş. vekilinin tüm davalılar Ç A.Ş., Mustafa Y ve Mustafa G vekillerinin ise aşağıdaki bentler dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak, mahkemenin hükme esas aldığı 17.06.2002 tarihli bilirkişi raporunda işleyecek devre için destek hesabında her yılın peşin değeri ayrı ayrı %10 iskontolu hesaplandığı belirtilmiş olmasına rağmen rapor ekindeki hesap tablosunda iskonto hesabı gösterilmemiştir. O halde rapor Yargıtay ve taraf denetimine açık olmadığından yeniden denetime açık rapor alınmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
3- Davacıların murisinin davalı Ç A.Ş.ne ait araçta hatır taşıması sırasında oluşan kazada öldüğü, bu nedenle tazminattan indirim yapılması gerektiği davalılarca ileri sürülmüş olmasına rağmen, mahkemece bu savunma üzerinde durulmamıştır. O halde mahkemece, bu savunmalar üzerinde de durulup hatır taşıması saptandığı takdirde tazminattan BK.nun 43. ve 44. maddeleri gereğince hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle dahi temyiz eden davalılar yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı A O Sigorta A.Ş. vekilinin tüm, diğer temyiz eden davalılar vekillerinin ise sair temyiz itirazlarının reddine, 2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle kararın davalılar Ç A.Ş., Mustafa Gve Mustafa Y yararına BOZULMASINA, takdir edilen 375.000.000 TL duruşma vekillik ücretinin davacılardan alınarak davalı Çetur Turizm Tic. A.Ş.ye verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edenlere iadesine, 04.11.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



4. Hukuk Dairesi 2005/2090 E., 2006/1208 K.

HATIR TAŞIMASI
TAZMİNATTA İNDİRİM
TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT
"ÖZET"

HATIR TAŞIMASINDA YALNIZ YOLCUNUN YARARI SÖZ KONUSU OLDUĞU VE ARAÇ SAHİBİ VE SÜRÜCÜSÜ İVAZSIZ HAREKET ETTİĞİ İÇİN BORÇLAR KANUNU 'NUN 43. MADDESİ UYGULANARAK BİR BÖLÜMÜN ZARAR GÖRENİN ÜZERİNDE BIRAKILMASI GEREKİR.



"İçtihat Metni"

Davacı Sebahat ve diğerleri vekili tarafından, davalı Mehmet ve İ... Plastik Boy. Ltd. Şti. aleyhine 10.07.2001 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.04.2004 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı Mehmet vekili tarafından süresi içinde iste-

nilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun ge-rektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.

2- Dava, trafik kazası nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davacıların desteği davalı şirkete ait diğer davalı Mehmet'in kullandığı araçta hatır yolcusu olarak bulunmaktadır. Herhangi bir ücret karşılığında da yolculuk yapması söz konusu değildir. Tazminat alacaklısının bir çıkar karşılığı olmaksızın taşındığı olaylarda, taşıyanın sorumluluğu haksız eylemden doğma bir sorumluluk olmakla beraber hatır taşıması söz konusu olduğundan tazminatın kapsamı üzerinde özel olarak durulması gerekmektedir. Her ne kadar Karayolları Trafik Kanunu'nda bu şekilde taşıma durumunu düzenleyen özel bir hüküm yoksa da hatır taşımasında yalnız yolcunun yararı söz konusu olduğu ve araç sahibi ve sürücüsü ivazsız hareket ettiği için BK'nın 43. maddesinin uygulanması suretiyle zararın bir bölümünün zarar görenin üzerinde bırakılması gerekir. Yerel mahkemece davalı tarafın savunması gözetilerek olaya uygun bir miktar indirim yapılması gerekirken açıklanan husus üzerinde durulmaksızın hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 16.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 19 HD.
Esas : 1993/908
Karar : 1993/7669
Karar Tarihi : 15.11.1993

DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılanma sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalılardan İsmail’e yöneltilen davanın atiye bırakılmasına ve diğer davalılara ilişkin davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar ve davalılardan Zekeriya vekillerince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
KARAR : Davacılar vekili; davalı İsmail’in kullandığı otomobil ile davalı Hasan’ın kullandığı kamyonun 27.6.1989 günü çarpıştıklarını, davacı Ayşe’nin kocası, diğerlerinin babası olan Z. Mert’in, İsmail’in otosunda olduğunu ve çarpışma ve çarpışma sonucu önce yaralandığını, sonra da öldüğünü, bu suretle davacılar Ayşe için 35.000.000 TL. maddi, 20.000.000 TL. maddi, 15.000.000 TL. manevi; Orhan için 35.000.000 TL. maddi, 15.000.000 TL. manevi tazminata hükmolunup, 27.6.1989 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan zincirleme olarak tahsilini istemiştir.
Davalı Zekeriya vekil, kusurun müteveffanın içinde bulunduğu araçta olduğunu savunmuştur.
Davalı İsmail vekili; davanın reddini istemiş, diğerleri cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davacı Banu’nun olay tarihi itibarı ile müteveffa babasının desteğine ihtiyacı olmadığının, diğerlerinin ise müteveffanın desteğinden mahrum kalacaklarının, içlerinden müteveffanın eşi Ayşe’nin destekten yoksunluk tazminatı miktarının 265.773.610 TL. Orhan’nın destekten yoksunluk tazminatı miktarının 25.857.172 TL. olduğunun anlaşıldığı ve isteğin davalı İsmail hakkında atiye terk edildiği gerekçeleriyle davanın Banu’nun maddi tazminat isteği ile ilgili bölümünün reddine, taleple bağlı kalınarak davacılar Ayşe için 35.000.000 TL. Orhan için 25.857.172 TL. maddi, davacılar Ayşe için 4.000.000 TL., Orhan için 3.000.000 TL., Banu için 3.000.000 TL. manevi tazminatların 27.6.1989 tarihinden itibaren % 30 yasal faizi ile birlikte davalılar Hasan, Zekeriya, Ahmet’ten müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin isteklerin reddine, atiye terk nedeniyle davanın davalı İsmail hakkındaki bölümüyle ilgili olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili ve davalı Zekeriya vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davalılardan biri hakkında davanın atiye bırakılması davadan fergat anlamını taşımayıp zincirleme sorumlulukta her borçlunun, zararın tamamından sorumlu olmasının gerekmesiyle, her davacının toplam zararından kusurlu herhangi bir davalının kusuru oranınca bir indirime gidilmesi doğru değil ise de, aleyhe bozmanın usulen mümkün olmamasına ve esasen mahkemece hükmolunan maddi tazminat miktarının, hakkındaki dava atiye terk olunan davalı İsmail’in 3/8 oranındaki kusuru nisbetinde tenzilat yapılmak suretiyle tayin edildiğinin anlaşılmasına göre, davalı Zekeriya ve davacılar vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- HATIR TAŞIMASI NEDENİYLE İNDİRİMDEN YALNIZCA HATIR TAŞIMASI YAPAN DAVALI İSMAİL YARARLANABİLİP, DİĞER MÜTESELSİL BORÇLULARIN YARARLANABİLME OLANAĞI BULUNMADIĞI HALDE, MÜTEVEFFA İLE ARALARINDA HATIR TAŞIMASI SÖZ KONUSU OLMAYAN DAVALILARIN HATIR TAŞIMASI İNDİRİMDEN YARARLANDIRILMASI SURETİYLE EKSİK TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ İSABETSİZDİR.
3- Manevi tazminat zenginleşme aracı olmayacak şekilde, olay nedeni ile duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini sağlayacak boyutta takdir edilmesi gerekir. Zira, MK.nun 4. maddesinde takdir hakkının kullanılmasının söz konusu olduğu durumlarda hakimin hak ve nesafet kuralların gözeterek hüküm kurması öngörülmüştür. Olayda, eş ve babalarını kaybeden davacılardan eş için 4.000.000 çocuklar için 3.000.000′ar TL. manevi tazminat takdir edilmiştir. Tarafların tesbit olunan sosyal ve ekonomik durumlamrı, paranı satın alma gücü, müteveffanın ise olayda müterafik kusuru bulunduğunun sabit olmaması gibi BK.nun 47. maddesindeki özel haller birlikte değerlendirildiğinde, takdir olunan takdir olunan manevi tazminat miktarlarının olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesini mümkün kılacak seviyede bulunmayıp, takdirde hata ile çok düşük seviyede tutulması doğru değildir.
4- Ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların bu yüzden uğradıkları zararın hesabından koca ve baba durumunda olan müteveffanın gerçek gelirinin esas alınması ve bunun tesbiti için yeterli araştırma yapılması gerekmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda kabul olunan gelir miktarı sadece iki şahidin mücerret ve yetersiz beyanına dayandırılmış gelir miktarı olup, durumun tahkik olunması zabıtadan istendiği halde, zabıtaca verilen cevap bu konuda bilgi içermemektedir. Müteveffanın İstanbul’da serbest pazarlamacılık yapan bir kimse olduğu ifade edildiğine göre, taraflardan murisin işinin nitelik ve vus’ati hakkındaki delillere sorulup tümünün usulünce toplanması, bu beyanda vergiye kayıtlı ise kaydın bulunduğu yerlerden murisin verdiği vergi beyannamelerinin getirilip incelenmesi, bunun dışında herhangi bir meslek kuruluşunda kaydı varsa bu kayıtların getirilmesi, işin niteliğinin açıkca belirlenmesini takiben ilgili resmi merciler veya dernekler gibi kuruluşlardan bu alandaki emsal kazanç ortalamalarının sorulması, müteveffanın sürekli ve sabit bir gelire sahip olmadığı anlaşıldığında asgari ücret miktarının ilgili kuruluşlardan sorulması gibi araştırma işlemlerinin ikmalinden sonra, müteveffanın belirlenecek olan gerçek gelirine göre destekten yoksunluk zararı miktarının bilirkişiye yeniden hesaplatılması gerekir iken eksik incelemeyle hüküm kurulması yerinde değildir.
SONUÇ : Yukarıda bir nolu bentte yazılı nedenlerle davacılar vekilin ve davalı Zekeriya vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile mahkeme kararının iki ve üç nolu bentlerde yazılı nedenlerle davacılar yararına, dört nolu bentlerdeki yazılı nedenle davalı Zekeriya yararına (BOZULMASINA), peşin harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine, 15.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Saygılarımla