Mesajı Okuyun
Old 09-03-2012, 12:24   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.kadirpolat
Şimdi burada tartışılması gereken konu şu olsa gerek;

HMK yürürlüğe girmekle, "alacak konusunda uyuşmazlık olmayan konularda kısmi dava açılamaz" denmekle, önceden açılan davalarda davacıların işi zor değil mi? Yani "senin talebinle ilgili uyuşmazlık yok; sadece bu parayı hak edip etmediğinle ilgili uyuşmazlık var" demek artık davacı ıslahına karşı bir itiraz unsuru olmaz mı?



Bir alacağın belirli veya belirsiz alacak olup olmadığının ölçütleri vardır. HMK gerek belirsiz alacak davası ve gerekse kısmi dava için bazı ölçütler getirmiştir. Bunlar davanın açıldığı tarihte alacağın miktar veya değerininin tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenememesi, belirlenmesinin imkansız olması, taraflar arasında tartışmalı olması, açıkça belirlenememesidir. Bu ölçütlerin açılması da gerekir ancak sadece soruya cevap vermek adına ayrıntıya girmiyorum.

Bu ölçütlerin açılımında belkide en önemli özellik olarak kabul edilen yöntem icra inkar tazminatının kabul edilmesindeki kıstas olan uyuşmazlığın yargılamayı gerektirip gerektirmediği kıstasıdır. Yani " hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilmez ". Uyarlarsak " hak tartışmalı ise, alacak miktarı belirli de olsa, davanın niteliği " belirsiz alacak " davasıdır.

Diğer taraftan ileriki aşamada akla gelecek şu soruya da konu gelmişken değinmek gerekir. Davacı hak tartışmalıdır diyerek belirsiz alacak davasını açar, hakkın tartışmasız veya alacağın tam ve kesin olarak belirli olduğu davalının cevap dilekçesi ile ortaya çıkar. O halde davanın niteliğinin, ön inceleme aşamasında, davalının cevap dilekçesi ile ortaya çıktığı kabul edilerek -bana göre- hakimin ön incelemede davacıya ( HMK 31 gereği hakimin aydınlatma görevi vardır ) davasının niteliğinin (netice-i talebini) açıklattırması ve ona göre davaya devam etmesi gerekir. Uyulmaması halinde usulden davanın reddi gerekir.