Mesajı Okuyun
Old 06-03-2012, 18:38   #6
dgnakbas

 
Varsayılan

Sayın Av. Özlem PEKSÜSLÜ,

Sayın tiryakim tarafından eklenen karara nazaran daha eski tarihli kararlar olmakla birlikte faydalı olmasını umarım;

T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/12265
Karar: 2003/13995
Karar Tarihi: 21.10.2003


EVLİLİK DIŞI ÇOCUK - TANIMA KARARI

ÖZET: Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin, evli değilse ananın soyadını taşır.Mahkemece, tanıma kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, çocuğun babasının soyadı ile baba hanesine kaydedilmesine karar verilmesi isabetsizdir.

(4721 S. K. m. 295, 321)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hükmün kanun yararına bozulması Adalet Bakanlığının yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından istenilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Davacı Mehmet Dalar vekilinin, 13.09.2002 tarihinde davalı Arife Özden Aşar ile evlilik dışı beraberliğinden dünyaya gelen küçük Emir Bayram'ı tanıma ve kendi nüfusuna kaydedilmesi isteği ile açtığı davada Ankara 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.11.2002 tarih ve 2002/852 esas, 2002/843 karar sayılı hükmü ile sulh hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın gönderildiği Ankara 16. Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulü ile davasının Emir Bayram'ı kendi çocuğu olarak tanıdığının tespiti ve Mehmet Dalar'ın hanesine soyadıyla tesciline dair verilen kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği anlaşılmaktadır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 295. maddesinde "Tanıma, babanın nüfus memuruna ve mahkemeye yazılı başvurusu yada resmi senette veya vasiyetnamesinde yapacağı beyanla olur" hükmü mevcuttur.

Aynı kanunun 321. maddesi ile "Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin, evli değilse ananın soyadını taşır" hükmü getirilmiştir.

Mahkemece, tanıma kararı verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, Türk Medeni Kanununun 321. maddesine aykırı olarak çocuğun babasının soyadı ile baba hanesine kaydedilmesine karar verilmesi yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427/6. maddesine dayalı kanun yararına bozma isteğinin açıklanan sebeple kabulü ile hükmün sonuca etkili olmamak üzere BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi.


T.C. YARGITAY

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/6094
Karar: 2000/6436
Karar Tarihi: 16.05.2000


TANIMA VEYA BABALIK DAVASI - ÇOCUKLA ŞAHSİ İLİŞKİ - EVLİLİK DIŞI İLİŞKİDEN DOĞAN VE BABA İLE NESEP BAĞI TANIMA VEYA BABALIK HÜKMÜ İLE OLUŞAN ÇOCUK - NESEBİ BABAYA KARŞI BELLİ OLAN ÇOCUĞUN ANAYA VEYA BABAYA VERİLMESİ

ÖZET: Evlilik dışı ilişkiden doğan ve baba ile nesep bağı tanıma veya babalık hükmü ile oluşan çocuğun velayetinin anasına bırakılması halinde babası ile uygun kişisel ilişki kurulması gerektiği düşünülmemesi doğru değildir.

(743 S. K. m. 148, 311, 312, 313) (2.HD. 21.11.1995 T. 1995/10018 E. 1995/12567 K.) (Çocuk Hakları Sözleşmesi m. 7, 9)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Tanıma veya babalık davası sonunda nesebi babaya karşı belli olan çocuğun anaya veya babaya verilmesi mümkündür (MK. md. 311-312). Velayetin babaya verilmesi halinde ananın çocukla şahsi ilişki kurma hakkı bulunduğu Medeni Kanunun 313. maddesinde açıkça gösterildiği halde, velayetin anaya verilmesi halinde babanın çocukla şahsi ilişki kuracağı yönünde bir hüküm olmaması düşünülemez.

Aksi düşünce çocuğun fikri ve bedeni gelişmesine menfi etkide bulunabileceği gibi, 4438 sayılı kanunla onanan Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 7. maddesinde yer alan "çocuk... mümkün olduğu ölçüde ana-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır." hükmü ile de bağdaşmaz. Aynı sözlemenin 9/3. maddesinde de "Taraf devletler... çocuğun... ana babasının ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterirler." hükmü böyle bir boşluğa cevaz vermeyecek niteliktedir.

Şu halde Medeni Kanunun 148 ve 313. maddeleri hükümleri uygulanarak evlilik dışı ilişkiden doğan ve baba ile nesep bağı tanıma veya babalık hükmü ile oluşan çocuğun velayetinin anasına bırakılması halinde babası ile uygun kişisel ilişki kurulması gerektiği (Y.2.H.D.'nin 21.11.1995 tarihli, 10018-2567 sayılı, 18.09.1992 tarihli 7542-8176 sayılı kararları) düşünülmemesi doğru değildir.

Sonuç: Hükmün 2. bentte açıklanan sebeple BOZULMASINA, M.'in sair temyiz itirazlarının REDDİNE, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine 16.5.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Saygılarımla,