Mesajı Okuyun
Old 27-02-2012, 17:52   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Karar-2

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/4898
K. 2006/6306
T. 12.6.2006
• CEZA DAVASINDA ŞİKAYETTEN FERAGAT ETMEK ( Davanın Düştüğü - Mahkemece İşin Esasının İncelenmesi Gerekirken İncelenmemesi Bozmayı Gerektirdiği )
• ŞİKAYETE BAĞLI SUÇ ( Davacının Hazırlık Tahkikatı Sırasında Şikayetinden Vazgeçmesi Sebebiyle Düştüğü - Mahkemece İşin Esasının İncelenmesi Gerekirken İncelenmemesi Bozmayı Gerektirdiği )
• İŞ KAZASI TAZMİNATINDAN SORUMLULUK ( Manevi Tazminat Talebi - Davacının Hazırlık Tahkikatı Sırasında Şikayetinden Vazgeçmesi Sebebiyle Düştüğü - Mahkemece İşin Esasının İncelenmesi Gerekirken İncelenmemesi Bozmayı Gerektirdiği )
4857/m. 77
765/m. 102-6, 111, 459-2, 565
ÖZET : Dava, iş kazası sonucu cismani zarara uğrayan davacının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.

765 Sayılı TCK'nın 111, maddesi gereğince kamu davasının düşmesi cürumden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuki şahsiyesini ayrıca muhafaza etmemiş ise, artık hukuk mahkemesinde tazminat alacağını dava edemez. Somut olayda davacının 45 gün uş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığının bildirilmesi üzerine takibi dava ve şikdyete bağlı olmaması sebebiyle, kamu davası açılmış, açılan bu dava davacının mahkemede davadan feragat etmesi sebebiyle değil davalı AB'ye atılı bulunan suçun dava ve şikayete tabi olması ve davacının hazırlık tahkikatı sırasında şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle düşmüştür. Mahkemece Uşin esasının incelenmesi gerekirken incelenmemesi bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından duruşmalı, olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Osman Bülbül tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438, maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere özellikle davalı AV'nin sevk ve idaresindeki aracın trafik kazasına bir katılımının bulunmamasına göre davacının davalı EV'ye ilişkin hükme yönelik tüm temyiz itirazlarının reddine;

2- Dava iş kazası sonucu cismani zarara uğrayan davacının manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir.

Yapılan incelemede, davacının içinde bulunduğu davalı işveren AB yönetimindeki trafik sicilinde davalı şirket adına kayıtlı aracın 12.12.2000 günü devrilmesi sonucu yaralandığı, hazırlık soruşturması sırasında Cumhuriyet Savcısı huzurunda verdiği 8.1.2001 tarihli ifadesinde sürücü AB'den şikayetçi olmadığını bildirdiği, Adalet Bakanlığı Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğünün davacının 45 gün süre ile mutad iştigaline engel teşkil edecek şekilde yaralandığına ilişkin rapor vermesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığınca davalılar AB'nin TCK'nın 459/2., davalı EY'nin 565, maddesi ile cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı, açılan kamu davasında alınan 19.6.2003 tarihli kusur raporunda davalı AB'ye 6/8, buzlanma nedeniyle karayoluna ikaz levhası koymayan Karayolları Bölge Müdürlüğüne 2/8 oranında kusur izafe edildiği, önde seyreden araç sürücüsü EVnin kusursuz bulunduğu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan alınan raporda davacının onbeş gün mutad işgaline engel olacak şekilde yaralandığının bildirildiği, ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararının Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.4.2005 tarihli kararı ile davacının sanıktan şikayetçi olmaması sebebiyle AB'nin eyleminin TCK'nın 565, maddesine aykırılık suçuna dönüştüğü gerekçesi ile TCK'nın 102/6, ve 105/2, maddesi gereğince kamu davasının zamanaşımından ortadan kaldırıldığı görülmektedir.

Gerek davacının SSK tarafından yapılan tahkikat sırasında kurum müfettişine verdiği 28.9.2001 tarihli imzalı beyanından gerekse SSK tarafından yapılan tahkikat sonucundan elektrikli ev eşyaları satış işinin davalı AB tarafından kendi adına yürütüldüğü, davacının da davalı AB'ye ait işte satış elamanı ve araç şoförü olarak çalıştığı ve olaydan sonra işyerinin davalı AB adına 6124 işkolu kodu ile tescil edildiği, aracın davalı şirket tarafından haricen davalı AB'ye satıldığı davalı şirketin işveren 0lmadığı, davalı işveren AB'nin akde aykırılıktan, davalı şirketin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 85/1, maddesi gereğince davacıya karşı müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmaktadır.

765 sayılı TCK'nın 111, maddesi gereğince kamu davasının düşmesi cürümden zarar gören şahsın davadan vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada davacı hukuki şahsiyesini ayrıca muhafaza etmemiş ise, artık hukuk mahkemesinde tazminat alacağını dava edemez.. Somut olayda davacı hazırlık soruşturması sırasında şikayetçi olmadığını bildirmiş ancak Cumhuriyet Savcısı Bursa Adli Tıp Şubesinin davacının 45 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığını bildirmesi üzerine takibi dava ve şikayete bağlı olmaması sebebiyle TCK 459/2, maddesine göre kamu davası açılmış; açılan, bu dava davacının mahkemede davadan feragat etmesi sebebiyle değil davalı AB'ye atılı bulunan suçun takibinin dava ve şikayete tabi olması, davacının hazırlık tahkikatı sırasında şikayetinden vazgeçmesi sebebiyle düşmüştür.

Mahkemece işin esasının incelenmesi gerekirken olayda 765 sayılı TCK'nın 111, maddesinin uygulama olanağı bulunmadığı gözetilmeksizin davalı AB ve davalı şirkete yönelik davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği ile trafık konularında uzman kişilerden seçilecek üç kişilik bilirkişi kuruluna konuya inceletmek verilen raporu dosyadaki bilgi ve belgeleri birlikte değerlendirmek ve sonucuna göre karar vermektir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 12.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.