Mesajı Okuyun
Old 26-02-2012, 17:23   #4
mehves

 
Varsayılan Yargıtay yerel mahkeme yerine geçip olaya nokta koydu!!

Sayın meslektaşlarım;

Daha önceki mesajımda bahsettiğim "ilginç" olayda ilginçliklerin ardı arkası kesilmedi. İlk mesajımda kaldığım yerden hukuki süreci özetlemekle başlayayım:

1. İlk mesajımda bahsettiğim tescilin önlenmesini sağlamak açısından, icra müdürlüğünden takibin iptali talebinde bulundum. Elbette icra müdürlüğü talebimi reddetti. Ben de şikayet yoluyla icra hakimliğine başvurdum.

2. İcra hakimliği ipoteğin fekkine ilişkin kararın kesinleşmesine kadar takibin durdurulmasına karar verdi.

3. Bu arada ihalenin feshi davasının reddine ilişkin kararı temyiz etmiştik ya, o onama geldi. Biz de tashihi karar talebinde bulunduk. Dolayısıyla taşınmazın aynına ilişkin olduğu için ihalenin feshine ilişkin karar kesinleşmeden tescil yapılamadı. Bizim dileğimiz ipoteğin fekki davasının temyiz sonucunun, ihalenin feshi kesinleşinceye kadar dönmesiydi.

4. Ama dileğimiz gerçekleşmedi. İhalenin feshine ilişkin karar, tashihi karar istemimizin reddi ile kesinleşti. Derhal iadei muhakeme istedik. Her ne kadar kesinleşmemiş de olsa ipoteğin fekkine ilişkin bir karar var dedik.

5. İcra mahkemesi elbette iadei muhakeme talebimizi reddetti, biz de temyiz ettik. Henüz Yargıtay'dan dönmedi.

6. İhalenin feshinin reddine ilişkin karar kesinleştiği için üçüncü kişi talimat icra dairesine başvurarak tescil istedi. Talimat icra dairesi, icra mahkemesinin "takibin durdurulmasına" ilişkin kararı var, ben tescil kararı veremem dedi.

7. Üçüncü kişi talimat icra dairesinin kararına karşı şikayet yoluna başvurdu. İcra mahkemesi takibin durdurulması kararı kesinleşmiş ihalenin sonucunu etkilemez, tescil yapılmalı dedi. Tabii kararı temyiz ettik ama usulen... Sonuç alabileceğimiz yanı olmadığını biliyoruz. Gene de belli olmuyor, sonuç alınamaz denilen nelerden ne sonuçlar çıkıyor ki bundan sonraki iki bendi buna göre okumanız tavsiye olunur))

8. Üçüncü kişinin tescil talebi yerine getirildi ve taşınmaz üçüncü kişi adına tescil edildi. Bunun üzerine esas icra dairesi müvekkile tahliye emri gönderdi!!

9. Usulen bir şikayette bulunduk tahliye emrine karşı. Sonuç alacağımızı sanmıyorduk. Çünkü olay ortada, tescil yapılmış. Ama beklemediğimiz oldu, icra mahkemesi dedi ki, kadına tanınan hak bir ayni haktır. Değil mi ki, icra ihalesi ile satılan taşınmazda üçüncü kişi kiracının tahliyesi dahi mümkün değildir, lehine ipoteğin fekki kararı verilen kadının tahliyesi hiç mümkün değildir. İpoteğin fekki kararının kesinleşmesi beklenmelidir. Ancak dedi icra mahkemesi, üçüncü kişi de mağdur edilmemelidir, ecrimisil talep hakkı saklıdır!!!

10. Biz şaşkın, ipoteğin fekki kararının temyiz sonucunu bekliyoruz. Bu arada merak ettiğimiz bir konu vardı: Ya ipoteğin fekki kararı onanırsa Yargıtay tarafından, ila nihaye tahliye edemeyecek mi üçüncü kişi kadını??? Sonuçta artık tescil yapılmış. Yolsuz bir tescil de yok. İcra ihalesinden alan kişinin kötüniyeti ileri sürülemez. ... Derken Yargıtay öyle bir karar verdi kiii... Her şey pıt diye çözüldü. Kararı ibreti alem olsun diye buraya aktarıyorum:

... DAVACI; EŞİNİN MALİK OLDUĞU AİLE KONUTU OLARAK KULLANILAN TAŞINMAZ ÜZERİNE EŞİNİN ORTAK OLDUĞU ŞİRKETİN KULLANACAĞI KREDİLERİN TEMİNATI OLMAK ÜZERE DAVALILARDAN ... BANKASI LEHİNE İPOTEK TESİS EDİLDİĞİNİ, BU İŞLEME RIZASININ OLMADIĞINI İLERİ SÜREREK İPOTEĞİN KALDIRILMASINI İSTEMİŞ; MAHKEMECE İSTEK KABUL EDİLMİŞTİR. İPOTEK 20.09.2007 TARİHİNDE TESİS EDİLMİŞ, DAVA 04.02.2010 TARİHİNDE AÇILMIŞTIR. İPOTEK TESİSİ EDİLEN TAŞINMAZ İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ YOLU İLE YAPILAN TAKİP SONUCU 16.10.2009 TARİHİNDE CEBRİ İCRA İLE SATILMIŞ, DAVALI ...'NIN AÇTIĞI İHALENİN FESHİ DAVASI DA REDDEDİLİP 09.06.2011 TARİHİNDE KESİNLEŞMİŞTİR. TÜRK MEDENİ KANUNU'NUN 194. MADDESİ GEREĞİNCE İŞLEM DİĞER EŞİN RIZASINA BAĞLI OLMAKTAN ÇIKMIŞTIR. DAVA KONUSUZ HALE GELMİŞTİR. AÇIKLANAN SEBEPLERLE KONUSUZ KALAN DAVA HAKKINDA KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA ŞEKLİNDE KARAR VERİLMEK ÜZERE HÜKMÜN BOZULMASI GEREKMİŞTİR...

Ne diyor Yargıtay? Konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar ver diyor...

Ben kararın düzeltilmesini elbette isteyeceğim. Bu kararda çok fazla sorun olduğu kanaatindeyim. Esas itibariyle Yargıtay, konuyu kökten çözmek ve devamındaki muhtemel dava ve ihtilaflara da yolu kapatmak istemiş. Örneğin ipoteğin fekki kararı onandığı takdirde uygulanamayacak olması ama davacının bankaya karşı bir zarar tazmini talep hakkı doğacağı... Ya da muhtemel bir yolsuz tescil davasının açılmasını... Yukarıda bahsettiğim tahliyenin mümkün olmaması sonucunun doğması... gibi bir çok ihtilafı Yargıtay bir kaç cümle ile çözmüş oldu.

Gene de Yargıtay'ın usuli sınırlar içerisine kalıp, dava konusu olay etrafında gerekli kararı vermesini, belki usulen üçüncü kişinin hakkının da incelenmesi gerektiği ve bu yönden yerel mahkemenin eksik inceleme yaptığı gibi bir usuli bozma ile yerel mahkemeye yargı yetkisini tanıması gerektiğini düşünüyorum. Bu tür davalarla ilgili olarak Yargıtay üzerinde bankaların baskısının olduğunu da düşünüyorum açıkçası. Bu karar kesinlikle sadece davalı bankanın kurtarılması operasyonu gibi görünüyor bana. Şahsi görüşüm

Meslektaşlarımın elinde Yargıtayın yerel mahkeme yerine geçip esasa ilişkin karar veremeceyeceği yönünde içtihatlar var mıdır? Ben iki gündür böyle bir karara rastlayamadım. Bulabilirsem bana yardımcı olabileceğini düşünüyorum.

Herkese iyi çalışmalar dilerim.