Mesajı Okuyun
Old 18-02-2012, 18:11   #20
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan janveljan
Muhterem Mehmet kardeşim,

Bende sizin gibi istanbul denen mega köyde yaşıyorum
Öte yandan meslekte bazen öyle kararlarla karşılaşıyorum ki acaba burası Patagonya mı diye düşünmüyor da değilim

Yukarıda İcra hakimliklerinin hükümlerinin şekli anlamda kesin hüküm etkisi olduğundan bahsetmişsiniz (peşin peşin bana bu argümanlarla gelmeyin dedim ama dinletemedim maalesef )
Somut olayda sorduğunuz sorunun yani icra hakimliğindeki ihalenin feshi davasında tebligatın usulsüzlüğünün ispat yönteminin icra hakimliklerinin kararlarının kesin hüküm etkisi ile uzaktan yakından bir ilgisi yok.(Aramızda kalsın ama bu konunun işgal ettiğimiz bu forum başlığıyla da bir ilgisi yok )

Bir önceki mesajımda alıntı yaptığım ve sizin başınızdaki hukuksuzlukla oldukça örtüşen Yargıtay içtihadında " Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. O halde, hakim, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup, iddiayı tahkik etmelidir." denmekte Zabıta araştırması ,tanık dahil her türlü delille tebligatın usulüne uygun yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini ifade etmektedir.

Aşağıda aynı yönde benzer bir içtihat daha var.



Anlaşılan Yargıtay 1982 yılındaki Genel Kurul kararından bu yana tebligatın usulsüzlüğü iddiasının, zabıta araştırması,tanık,imza incelemesi gibi her türlü delille ispatlanabileceği yönünde kararlar veriyor.

Saygılar sunarım.

Teorik tartışmalardan bana fayda gelmeyecek diye o konuyu rafa kaldırıp, eklediğiniz ve benim iddialarımı teyit eden son derece önemli yargıtay kararları (*) nedeniyle size açıkça da teşekkürler sunuyorum. Lakin 12 HD nin birbiri ile taban tabana zıt onlarca kararı var ve bu kararı da karar düzeltme de bozan 12 HD maalesef.

(*)

Alıntı:
Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. O halde hakim, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar göz önünde bulundurup iddiayı tahkik etmelidir. Dairemizin süregelen yerleşmiş uygulaması, Hukuk Genel Kurulunun 7.4.1982 tarih, ve 1377-337 sayılı kararında öngörülen yukarıdaki ilkeye uygun biçimde devam etmektedir. Somut olayda, şikayetçi, tebligat parçasında yazılı olan ve bizzat kendisine tebligat yapıldığını gösteren imzanın sahte olduğunu ileri sürdüğüne göre, bu iddianın yukarıda belirtilen ilkeye uygun olarak her türlü delille kanıtlanması mümkün olmakla, şikayetçinin örnek imzaları alınıp yöntemince inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. (12. HD 3.10.2005 T. E. 2005/14736 K. 2005/18774)