Mesajı Okuyun
Old 18-02-2012, 16:30   #17
janveljan

 
Dikkat

Yargıtay 12.HD 2010/8237E, 2010/20456 K.

Alıntı:
Tebligat Kanunu ve Tebligat Tüzüğü, tebliğ belgesindeki işlemin aksinin iddia edilmesi halinde bunun tahkik şeklini ve yöntemini göstermemiştir. O halde, hakim, her somut olayın özelliğini, cereyan şeklini, gerçekleşen maddi olguları en ufak ayrıntılarına kadar gözönünde bulundurup, iddiayı tahkik etmelidir. Dairemizin süregelen yerleşmiş uygulaması. Hukuk Genel Kurulunun 7.4.1982 tarih ve 1377-337 sayılı kararında öngörülen yukarıdaki ilkeye uygun biçimde devam etmektedir.

Somut olayda, borçlu A. S. adına çıkarılan satış ilanının 11.04.2009 tarihinde, kendisiyle birlikte aynı konutta ikamet ettiğini beyan eden yeğeni H. S. imzasına tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bu hali ile tebliğ işleminin 7201 Sayılı Tebligat kanununun 16. maddesine göre yapıldığı görülmektedir. Borçlu vekili icra mahkemesine 25.06.2009 tarihinde yaptığı başvurusunda, tebliğ evrakını alan H. S.ın müvekkilinin yeğeni olup, aynı konutta ikamet etmediklerini, adı geçenin aynı apartmanda farklı bir dairede oturduğunu ve adı geçen ile birlikte oturmadığını ve tebliğ işleminin usulsüz olduğunu, ihaleyi 24.06.2009 tarihinde öğrendiğini ileri sürerek, 15.06.2009 tarihli ihalenin feshini istemiştir.

Mahkemece yaptırılan zabıta araştırması ile H. S.'ın borçlunun kardeşi İbrahim S.ın kızı olup, borçlu ile kardeşinin aynı apartmanda, fakat farklı dairelerde oturduğu belirlenmiştir. Bu husus, tanık beyanları ile de doğrulanmıştır. Bu durumda, satış ilanı tebliğ edilen H. S.'ın, tebliğ işleminin muhatabı borçlu ile aynı konutta oturmadığı anlaşılmış olmakla, anılan tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesine uygun yapılmadığından usulsüzdür.