|
Alıntı: |
|
|
|
|
Yazan Av.Armağan Konyalı |
|
|
|
|
|
|
|
Hammurabi devleti yönetmiş ve hukuku uygulamıştır. Hammurabi'nin yaşıtı filozof bulunmamaktadır. Hammurabi MÖ 17.yüzyılda yaşadıktan sonra ilk filozof (Thales) bin yıl sonra MÖ 6.yüzyılda doğmuştur.
|
|
|
|
|
|
Sayın Av.Armağan Konyalı,
benim mesajım
Önce hukuk vardı; felsefe sonra ortaya çıktı. saptamanıza verilen bir cevaptı. Sadece hukuk ve felsefe kavramlarına yönelikti; 'hukukçu' ve 'filosof' kavramları ile ilgisi yoktu. Madem konu 'filosof' 'hukukçu' ikilemine geldi, belirteyim: felsefe hukuktan önce var olduğu için, filosof hukukçudan önce vardı. Hukukun felsefeden önce gelişi savınız, hem mantık kurallarına hem de bilimsel verilere ters düşmektedir; çünkü bir önceki mesajımda da belirttiğim gibi, felsefe insanın insan oluşunun bir zorunluluğudur. Felsefenin başlangıcı, insanın
'ben neden varım',
'bu ay bu güneş, bu dünya neden var',
'güneş neden doğuyor, neden batıyor' diye sorması ve sorduklarına cevap aramasıdır. Felsefe sistemli olmalıdır türünden herhangi bir kaygısı yoktur felsefenin; Siz da felsefe yaparsınız, ben de yaparım, Sayın Fikirbay'da yapar, hatta hatta bir çocukta yapar felsefe. Sizi bilmem ama, ben felsefenin 'F'sinden anladığımı bile iddia edemem.
Bu bakımdan, Sizin, benim, Sayın Fikirbay'ın ve bir çocuğun
'felsefe yapması!' ile bir filosofun felsefe ile uğraşması arasında bir fark vardır. Aynı durum fakültelerde okutulan akademik felsefe ile bir filosofun felsefe ile uğraşması için de söz konusudur; akademik felsefe, felsefenin tarihi, değişik filosofların felsefi düşüncesi ve felsefi akımlar ile uğraşırken, filosof felsefi konularda kafa yorar.
Gelelim sadede: Filosof, matematikçi, devlet adamı, astronom ve mühendis olarak tanınan Thales, felsefenin ve bilimlerin kurucusu olarak tanınsa bile, ondan önce felsefe ve bilim olmadığını kimse iddia edemez düşüncesindeyim; Thales sadece kendisinden önce var olan bir şeyin günümüze kadar gelmesine yardımcı ve aracı olmuştur. Aynı durum Hammurabi Kanunları için de geçerlidir elbetteki, Hammurabi Kanunlarının günümüze kadar gelmesi onların ilk kanunlar olduğu anlamına gelmez, gelemez. Kaynaklar Hammurabi'den 300 sene önce yaşamış olan Sümer Kralı Ur-Nammu'nun da aynı türden kanunlar yaptığını gösteriyor. Bir önceki mesajımda belirttiğimi bir daha tekrarlıyayım: Felsefe kişiseldir, hukuk toplumasaldır. Kişisel olan ve insan varlığı ile ilgili olan, toplumsal olandan öncedir. Başka türlü olması mantıken olanaksızdır. Hammurabi'nin yaşıtı tanınmış bir filosoaf bulunup bulunmadığı konusunda berşey diyemiyeceğim, ama Hammurabi'nin kanunlarını yaparken, din adamlarının, filosofların, müneccimlerin yardımlarından ve fikirlerinden faydalandığından eminim; çünkü herhangi bir dini düşünceye, bir devlet idesine, bir felsefi düşüncye dayanmayan hukuk sistemi olabileceğini tahmin edemiyorum; en azından şimdiye kadar böyle bir şey olmadı. Her hukuk sistemi belirli bir felsefi veya dini düşünceye dayandığı için de batı felsefeine dayanan bir batı hukuku, İslam düşüncesine dayanan bir İslam hukuku, Konfiçyüs düşüncesi'ne dayanan bir Çin hukuku, Maksist felesefeye dayanan eski Sosyalist ülkeler hukuku vardır. Hukukun ne olacağına toplumda geçerli/hakim olan kültür karar vermektedir.
Mağara duvarlarında bir filosofun resminin olmayışı, felsefenin var veya yok oluşunun bir kanıtı olamaz. Mitolojilerin ve dinlerin felsefenin oluşunun yeterli bir kanıtı olduğu gibi, mağaralardaki ay, güneş, korkulan ve tapınılan hayvan resimleri de felesefenin yeteri kanıtıdır.
Örneğin ilk çağ filozoflarının vardığı sonuçların hepsi yanlıştı ama sistemli olduğu için yaptıkları felsefedir.demişsiniz; İlk çağ filosoflarından kimi kast ettiğinizi bilmiyorum, ama bir Eflatun, bir Sokrates, bir Aristo günümüzde bile halen geçerli olan bir felsefenin temellerini atmışlardır. Günümüzün bilimsel araçlarına ve günümüzün bilimsel verilerine sahip olmadan yapılan o felsefe geçerliliğini halen korumaktadır.
|
Alıntı: |
|
|
|
|
Yazan Av.Armağan Konyalı |
|
|
|
|
|
|
|
İnsanın içindeki canavarı durdurmakta işe yaramayan iki disiplinden hangisinin daha önce ortaya çıktığına ilişkin kesin bilgi de işe yaramaz bir bilgidir.
|
|
|
|
|
|
Hukukun felsefeden önce var olduğunu ileri süren ben olmadığım için, alıntıdaki tespitiniz konusunda bir şey diyemiyeceğim,. İşe yaramıyorsa neden belirttiniz ki?
Ayrıca:
'İnsanın içindeki canavar', 'iyiler ve kötüler', 'İnsanlık henüz çok geri. İnsanlık henüz bencilliğinden ve saldırganlığından kurtulamadı.', 'İnsanlar özgürleştikçe içlerindeki kötülük daha çok ortaya çıkıyor.', 'Şimdiye kadar hiç hakim-savcı öldürülmemişti. Ama pek çok avukat öldürülmüştü. Halkımızın bu seçimi hangi saiklerle yaptığı hakkında bir görüşünüz var mı?' türünden genellemeler,
ve:
Adalet marifet değildir. Marifet suçun önlenmesidir. türünden, suçun önlenmesi amacı ile her türlü yaptırımın akla gelebileceğini ve her türlü cazanın mubah olabileceğini çağrıştıran tespitleriniz, hukuka felsefi, sosyolojik, psikolojik ve tarihi açıdan bir yaklaşımın ne kadar önemli olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Saygılarımla