Mesajı Okuyun
Old 12-02-2012, 11:39   #35
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Saltık,

Alıntı:
Yazan Av.Şenol Saltık
...Sayın Aladağ'ın baştan beri ileri sürdüğü tüm iddiaları tamamen çürütmektedir. Çünkü, kendisi, konuyla ilgili zaten bir icra takibi bulunduğunu bu sebeple, asıl hak sahibi avukatın yeni bir hukuki girişimde bulunamayacağını belirtmekteydi. Oysa, yasal düzenlemenin gerekçesi tam aksini söylemektedir. Hak sahibi avukatın alacağını elde etmek için, ihtiyati haciz veya tedbir koyabileceğini açıkça öngörmektedir. Kanunun gerekçesi de çoğu zaman uygulanmaya yön verdiğine göre, meselenin bu yönünün kapandığını düşünüyorum...

Hak sahibi avukatın ihtiyati haciz ve tedbir koyabileceği açıklamasından ne anladığınızı çok merak ettim, ilamda adı yazılı avukatın, takip borçlusunu taraf göstererek ihtiyati haciz alabileceğini mi düşünüyorsunuz... Sayın Aladağ'ın konu hakkında söyledikleri şu şekilde:

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
...borçlu dosyaya ödeme yapabilir ve borcu sona erer...

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
...Ayrıca bildirimi alan "ilamda adı yazılı avukat" husumeti borçluya yöneltemez, ilamda yazılı vekalet ücretini kendisi takip yapsa kendi adına isteyemeyeceği gibi, bu durumda da kendi müvekkilinden talep etmek zorundadır...

Alıntı:
Yazan Av.Cengiz Aladağ
...Aynı borçtan aynı borçluya karşı bir kez daha takip yapılamaz. İlamda yazılı avukatın takibin iptalini isteyebileceği, üstelik bu başvuruyu müvekkili adına yapabileceği iddianız da hatalı; avukat müvekkili adına yine müvekkili adına yapılmış takibin iptalini isteyemez...
Sizin çıkardığınız sonucu çıkarabilmek için bayağı bi' düşündüm ama maalesef bir türlü çıkardığınız sonuca ulaşamadım

Diğer taraftan Sayın Aydın'ın görüşünü de yanlış değerlendiriyorsunuz:
Alıntı:
Yazan Av.Şenol Saltık
...Ayrıca Sayın Hakim Murat Aydın, kitabında ; "borçlu vekilinin bu tebligatın önceki vekile yapılıp yapılmadığını sorması meslek dayanışması açısından da gerekli ve zorunlu olarak düşünülmelidir"şeklinde görüş belirtmiştir.

Sayın Hakim Murat Aydın'ın düşüncesi, hukuk mantığına uyan son derece akılcı bir görüştür. Neticede, mesleğimizi düzenleyen temel yasa niteliğindeki Avukatlık Kanununa harfiyen riayet etmek doğal bir meslek ilkesidir. Meslektaşımız bu konuda meslek ilkelerinde bir hüküm bulunmadığını iddia etmektedir. Avukatlık Meslek İlkelerinde; “Avukatlık Kanunu'na riayet etmemek meslek ilkelerine aykırıdır”şeklindeki bir düzenlemeye sizce gerek var mıdır? Bu eşyanın tabiatına aykırı değil midir. Aslında, biz hukukçular bunu çok iyi biliriz. Fakat tartışmanın heyecanı nedeniyle bazı gerçekleri gözden kaçırıyoruz.
Sayın Aydın "meslek dayanışması açısından" gerekli olduğunu düşündüğünü söylemiş; Avukatlık Kanunu'nda borçlu vekilinin sorması gerektiğine dair kural var, borçlu vekili de bu yasaya harfiyen uymalıdır v.s. dememiş. Daha açık bir ifadeyle Sayın Aydın'ın söylemi (sizin de belirttiğiniz üzere) sizin, benim, meslektaşlarımızın görüşü gibi bir görüş sadece (neyse ki her görüşümüz yasa niteliğinde değil ); bunu "Avukatlık Kanunu'na riayet etmemek, meslek ilkelerine aykırıdır" tümcesiyle ilgili kısma nasıl bağladığınızı da anlamadım; Sayın Murat Aydın'ın görüşünün kanun olduğunu mu düşünüyorsunuz...? İkisini birbirine ancak bu şekilde bağlayabilirsiniz de o bakımdan merak ettim...

Aslında nizamız burada:
Alıntı:
Yazan Av.Şenol Saltık
...İcra dairesi ve vekalet ücretini takibe koyan ikinci avukat, bu yasal düzenleme gereği yapılacak bildirimi yerine getirmemişse, borçlu vekili meslektaşımız bu hatırlatmayı yapmalıdır. Kanunen ve ahlaken olması gereken budur...
Kanunen böyle bir zorunluluk yok; görüşünüze mesnet tuttuğunuz madde gerekçesi de Sayın Murat Aydın da, bunun, kanunen olması gereken olduğunu söylemiyor; yani görüşünüzün mesnedi kanunda yok... "Ahlaken" kısmına da katılmıyorum. Kanunun açıkça icra dairesine yüklediği bir görev ve alacaklı ile vekilinin iç ilişkisini ilgilendiren bir konudan dolayı "borçlu vekilinin" mesleki ahlakı sorgulaması yapılamaz (diye düşünüyorum ).

Saygılar...