Mesajı Okuyun
Old 06-02-2012, 15:21   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan berberhukuk
Tenfiz davamız ile alakalı gönderdiğimiz dava dilekçesine cevaben gelen yazıda almanca olarak
"am 02.12.2011 durch Einlegung in den zu der Wohnung oder dem Geschaftsraum des Zustellungsempfangers gehörenden briefkasten oder in eine ahnliche Vorrichtung zugestellt worden, weil die Übergabe in der Wohnung nicht möglich war."

yazmaktadır. yani :02.12.2011 tarihinde gönderisi olan kişi, evinde yada işyeri olabilecek konutda bulunmadığı için gönderiniz posta kutusu yada o işlevi görecek yere bırakılmıştır.

soru: Bizde böyle bir yasal tebligat yöntemi yok. Bu işlemi bizim aile mahkemesi tebligat olarak kabul eder mi ?

Etmez. Açtığınız tenfiz davası Türk Hukuk sistemine göre yürütülecektir. Yani davada HMK uygulanacaktır.

Bizim hukuk sistemimizde mahkemelerden gönderilen tebligatlar, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'na uygun olarak yapıldıkları takdirde bir usul işlemi ifade eder. Bu nedenle Konsolosluk marifeti ile yeniden tebligat yapılmalıdır. Saygılar.

İlgili bir karar aşağıya alıntı yapılmıştır, bilginize;

T.C.

YARGITAY

2. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/10073

K. 1997/11618

T. 31.10.1997

• YABANCI ÜLKENİN İZNİ ( İadeli Taahhütlü Mektupla Tebligat-Almanya )

• YABANCI ÜLKEYE TEBLİGAT ( İadeli Taahhütlü Mektup-Almanya )

• TEBLİGAT ( Yabancı Ülkeye-İadeli Taahhütlü Mektup-Almanya )

• İADELİ TAAHHÜTLÜ MEKTUPLA TEBLİGAT ( Yabancı Ülkenin İzni-Almanya )

7201/m.25

1086/m.73


ÖZET : İadeli taahhütlü mektup biçiminde tebligat yapılmasına muhatabın bulunduğu ülkenin müsaade etmiş olması gerekir. Almanya’da bulunan muhataba iadeli taahhütlü mektup şeklinde tebligat yapılmasına Almanya müsaade etmemiştir. Zira Almanya bu konuda gerek ikili anlaşma gerekse 1965’de Lahey’de imzalanan Hukuki ve Ticari Konularda Adli ve Gayriadli Belgelerin Yabancı Mahkemelerde Tebliğine Dair Sözleşmeyi imzalamıştır.

DAVA : Muhatabın bulunduğu ülke müsaade etmiş ise posta ile iadeli taahhütlü mektup biçiminde o ülkede bulunan Türk vatandaşına doğrudan tebligat yapılabilir.

Almanya ne ikili ne de 1965 tarihli tebligat sözleşmesi ile buna müsaade etmemiştir.

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Davalının adresi Almanya’dadır. Dava dilekçesi, duruşmanın günü ile karar tebliğ işlemi iadeli taahhütlü mektupla yapılmıştır.
7201 Sayılı Tebligat Yasası tebligatların PTT aracılığı ile yapılacağı, tebligata esas belgelerin 2 nüsha olarak düzenleneceği ve PTT’ye verileceği, 25.maddesinde "yabancı memlekette tebliğ o memleketin selahiyetli makamı veya kendisine tebligat yapılacak kimse Türk vatandaşı ise o yer siyasi memuru veya konsolosu vasıtasıyla yapılır" hükmünü taşımaktadır.

Tebligatın yapılacağı yer olan Almanya ile yapılmış ikili anlaşma ve çok taraflı ile yine Lahey’de aktedilen hukuk usulüne dair sözleşmeye katılan Almanya, yabancı ülke tebligatları için eyaletlere göre bir merkezi makamı yetkili kılmıştır.

Lahey’de aktedilen 1965 tarihli tebligat sözleşmesi 09/09/1971 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti tarafından da onaylanmış ve 28/04/1972 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ( 23/03/1972 tarihli ve 17/06/1972 tarihli Resmi Gazete )

Sözleşmeler uyarınca Türk Vatandaşı olsa dahi, muhataba Almanya’da yapılacak tebligatlarda bu sözleşmeler kurallarına uymak zorunludur. 1965 tarihli tebligat sözleşmesinin 10.maddesinde muhatabın bulunduğu ülkenin itiraz etmemesi halinde posta ile ve iadeli taahhütlü mektup biçiminde tebligat yapılmasına müsaade edilmiş ise de, Almanya bu yolla tebligata müsaade eden ülkeler arasında yoktur.

Ne var ki davalıya iadeli taahhütlü mektupla doğrudan yapılan tebligat bizim iç hukukumuz yönünden de tebligat kanununa uygun değildir.

Bu itibarla usule ve yasaya aykırı olarak Almanya’da davalıya iadeli taahhütlü mektup postası ile doğrudan yapılan tebligat hukuki sonuç doğurmaz.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 73.maddesi iki taraf yasal kurallara uygun olarak davet edilip sav ve savunmalarını yapma olanağı sağlanmadıkça hüküm kurulamayacağını hükme bağlamıştır.

Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmadan esas hakkında hüküm kurulması bu nedenlerle doğru bulunmamıştır.

SONUÇ : Hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi.31/10/1997