Mesajı Okuyun
Old 06-02-2012, 11:55   #2
Av. İbrahim YİĞİT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.MK
Çalıştığı işyerinin deposundaki ürünleri gizlice çıkarıp satan ve işyerini bir hayli zarara uğratan işçi, durumun tespiti üzerine zararı karşılayacağını beyan ederek bono düzenliyor ve işverene veriyor. Zararın karşılanmaması üzerine, bono icraya konuluyor ve takip kesinleşiyor.

Açılan menfi tespit davasında, bonoyu işe girerken boş olarak imzalayıp verdiğini, ticari defterlerin incelenmesi gerektiğini belirterek takibin iptalini talep ediyor. Hakim, ısrarla defterlerin sunulmasını aksi halde davayı kabul edeceğini ve takibi iptal edeceğini söylüyor.

Biz, taraflar arasında alışveriş (ticari ilişki bulunmadığını), alınan ürünlerin faturasının ve defterde kaydının olacağını, fakat çalınan ürünler için fatura düzenlenmeyeceğini, defterlerin sunulmasına ve incelenmesine gerek olmadığını belirtiyoruz; yanılıyormuyuz?

Savcılıkta soruşturma devam ederken, bononun hırsızlık nedeniyle ve zararın karşılanması amacıyla verildiğinin diğer çalışanlar şahidiyken; şahitler dinlenmeden yalnızca defterde kaydının olmadığı gerekçesiyle bononun ve takibin iptali mümkünmüdür?

Mümkündür.


T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/36276

K. 2009/1590

T. 5.2.2009

• BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ( İşçi İle İşveren Arasında Ticari Bir İlişkinin Olmadığı - Dava Konusu Senetten Dolayı Davacı İşçinin İşverene Borcunun Olmadığı/Senedin Karşılıksız Olarak Teminat Senedi Olarak Düzenlendiğinden Davanın Kabulü Gerektiği )

• İŞÇİYE İMZALATILAN TEMİNAT SENEDİ ( Borçlu Olmadığının Tespiti - Dava Konusu Senetten Dolayı Davacı İşçinin İşverene Borcunun Olmadığı/Senedin Karşılıksız Olarak Teminat Senedi Olarak Düzenlendiğinden Davanın Kabulü Gerektiği )

• TEMİNAT SENEDİ ( Borçlu Olmadığının Tespiti - Dava Konusu Senetten Dolayı Davacı İşçinin İşverene Borcunun Olmadığı/Senedin Karşılıksız Olarak Teminat Senedi Olarak Düzenlendiğinden Davanın Kabulü Gerektiği )

2004/m.72

ÖZET : Dava, borçlu olmadığının tespiti istemidir. İşveren şirket bir anonim şirket olup, şirket kayıtlarında alacak ve borçlarının gösterilmemiş olduğundan söz edilemez. İşveren vekili de taraflar arasında ticari bir ilişkinin olmaması sebebiyle senedin şirketin ticari defterlerinde kaydının olmadığını beyan etmiştir.

Esasen, işçi ile işveren arasında ticari bir ilişkinin de varlığından söz edilemez.

Bu durum karşısında dava konusu senetten dolayı davacı işçinin işverene borcunun olmadığı, senedin karşılıksız olarak teminat senedi olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Davanın kabul edilmesi gerekir.

DAVA : Davacı, 06.06.2000 tarihinde davalı işyerinde çalışmaya başladığını işe başladığı tarihte işverence boş bir senet imzalattırıldığını, 02.03.2002 tarihinde işyerinden ayrıldıktan sonra senedin doldurularak işleme konulduğunu iddia ederek söz konusu senetten dolayı işverene borçlu olmadığını tespitine karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davacının 2001 yılının ortalarında evleneceğini, paraya ihtiyacı olduğunu söylemesi üzerine senedin tanzim edildiğini ancak ödenmediğini, protesto çektiklerini davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece bonoya karşı bedelsizlik iddiasının yazılı delille kanıtlanması gerektiği, davacını ise yazılı delil sunmadığı gerekçesi ile dava redolunmuştur.

Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü:

KARAR : Taraflar arasındaki uyuşmazlığın normatif dayanağı İcra İşas Kanunu’nun 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit davasıdır.

Davacı senedin bedelsiz ( karşılıksız ) olarak düzenlendiğini iddia etmiş olup kural olarak iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Ancak taraflar arasında işçi işveren ilişkisi mevcut olup mahkemenin kabulünü aksine davacı iddiasını her türlü delille ispat edebilir. Dinlenen davacı tanıkları şef, bölüm sorumlusu gibi kalifiye elemanlara bu şekilde işe girerken boş senet imzalatıldığını, davacıya da böyle bir senet imzalatıldığını ifade etmişlerdir. İşveren davalı, senedin davacının evleneceğini, paraya ihtiyacı olduğunu beyan etmesi nedeniyle borç para temine yönelik olarak düzenlendiğini savunmuş ise de, davacı 21.07.2000 tarihinde evlenmiş olup bono ise 06.06.2001 tanzim tarihlidir.

Davalı vekili de taraflar arasında ticari bir ilişki olmadığı gerekçesiyle senedin şirketin ticari defterlerinde kaydı olmadığını belirtmiştir.

Davalı şirket bir anonim şirket olup şirketin kayıtlarında alacak ve borçlarının gösterilmemiş olması düşünülemez. Tüm bu sebeplerle dava konusu senetten dolayı davacının davalı işverene borçlu olmadığı, senedin karşılıksız olarak teminat senedi şeklinde düzenlenmiş olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece davanın kabul edilmesi gerekirken yazılı dilekçe ile rededilmesi hatalıdır.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, 05.02.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

---------------------------------------

Ancak bu her durumda böyle olmalıdır anlamını taşımaz. Menfi ve müspet vakıalar ispatın konusunu oluşturur. Menfi tespit davasında da aynı şey geçerli olup ispat külfeti davalıdadır.

Davacı senedin varlığını inkar etmemiş, teminat olduğunu iddia etmiş, davalı hırsızlık sonucu verilen zararın karşılığı senet alındığını savunmuş, ceza dosyasına dayanmıştır. Ceza dosyasında dinlenen tanıklar işçinin hırsızlık yaptığını ve oluşan zarar karşılığında da senet tanzim edildiğini doğrulamıştır.

Bana göre, her ne kadar ispat külfeti davalı üzerinde olsa da, davalının dayandığı ceza dosyasındaki tanık ifadeleri haricinde davacının da bu vakıayı ortaya koyacak yardımcı deliller göstermesi gerekir. Örneğin dinleteceği tanıklar veya göstereceği yazılı deliller ile, iş akdinin başlangıcında başka işçilerden de teminat senedi alındığını ispat etmelidir. Yahut senet metninden anlaşılan bir ibare ile senedin teminat amaçlı verildiğini veya ayrı bir sözleşme ile iş akdi süresince oluşacak zararlara münhasır olarak senedin alındığını yazan ayrı bir sözleşme ile.

Senedin şirketin yevmiye ya da kambiyo defterinde kayıtlı olmaması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Evet, ticari şirketlerin alacak ve borçlarının ticari defter ile kayıt altına alınması ve ispatı gerekmektedir. Ancak hırsızlık sonucu uğranılan zararın karşılığında alınan senedin tiicari defterde kaydının aranması hakkaniyete uygun değildir. Davacı ispata yönelik her hangi bir delil ibraz etmemiştir. Stok raporları, alım faturaları, irsaliye ve ceza dosyası ile davanın reddi gerekeceğini düşünüyorum. Saygılar.