Mesajı Okuyun
Old 06-02-2012, 11:17   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

11.Hukuk Dairesi
Esas: 2001/4246
Karar: 2001/6861
Karar Tarihi: 17.09.2001


RÜCUAN TAZMİNAT DAVASI - İSTİHDAM EDENİN SORUMLULUĞU - ÇALIŞANIN TABİ OLDUĞU CEZA ZAMANAŞIMININ ÇALIŞTIRAN İÇİN DE UYGULANMASI GEREKTİĞİ - DAVANIN UZAMIŞ ZAMANAŞIMI SÜRESİ İÇERİSİNDE AÇILDIĞI - HÜKMÜN İSABETSİZLİĞİ

ÖZET: Çalışanın özensiz davranması nedeniyle meydana getirdiği zarardan dolayı çalışanın tabi olduğu ceza zamanaşımının çalıştıran için de uygulanması gerekir. Bu durumda, davacı sigortalısının karşılaştığı eylemde, zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan, uzamış ceza zamanaşımının uygulanması için, eylemin suç niteliğinde olması yeterli olup, ceza davası açılması zorunlu değildir. Ceza davası açılmamışsa, eylemin suç niteliğinde olup olmadığını hukuk hakimi takdir edecektir.

(6762 S. K. m. 1301) (818 S. K. m. 55, 60) (765 S. K. m. 102, 455, 459, 465)

Dava: Taraflar arasında görülen davada Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 13.12.2000 tarih ve 2000/115-363 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Salih Çelik tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, müvekkilinin Fransa'dan Türkiye'ye tur düzenleyen bir turizm şirketinin sigortacısı olduğunu, tura katılan bir çocuğun davalı otelin lobisinde garsonun servis ettiği sıvıyı <su> zannederek içmesi sonucu iç organlarının yandığını, tedavi masraflarını müvekkilinin ödediğini ileri sürerek, 1.506.257.80 Fransız frangının fiili ödeme günündeki kurun TL karşılığının tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davanın 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını savunarak, reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar doğrultusunda, açılmış bir ceza davasının bulunmadığı adam çalıştırılanlar hakkında uzamış ceza zamanaşımının uygulanamayacağı, BK.nun 60. maddesindeki 1 yıllık hukuk zamanaşımının dolduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacı, davalının çalıştırdığı kişinin özensiz davranışı sonucu sigortalısının zarar gördüğünü ileri sürerek, TTK. nun 1301. maddesi uyarınca rücu davası açmıştır.

Somut olayda, davacının sigortalısına zarar verenin, davalı tarafından çalıştırılan konumunda bulunduğu tartışmasızdır. Böyle bir kişinin verdiği zarardan, zararı veren kişiyle birlikte onu çalıştıranın da hukuki sorumluluğu bulunacağı BK.nun 55. maddesinde ifade edilmiştir. Borçlar Kanunu'nun anılan maddesindeki genel düzenlemesi dışında, TCK'nun 465. maddesinde, bir kimsenin veya bir şirketin hizmetinde çalışanlar tarafında çalıştıkları sırada işlenen ve TCK. nun 455. ve 459.maddelerinde yazılı eylemlerden dolayı hükmedilecek tazminattan haksız eylem yapan kişi veya çalıştıranın da sorumlu olacağı ifade edilmiştir. Açıklanan bu yasal düzenlemeler itibariyle TCK'nun 465. maddesinin, Borçlar Kanunu'nun 55.maddesine göre daha özel nitelik taşıdığı ve çalıştıranın da hukuki sorumluluğunun TCK'ndaki 455. ve 459. maddelerindeki eylemlerle sınırlı tutulduğu anlaşılmaktadır.

Yasa koyucu böyle bir düzenlemeyi getirmiş olduğuna göre çalışanın özensiz davranması nedeniyle meydana getirdiği zarardan dolayı çalışanın tabi olduğu (ceza) zamanaşımının çalıştıran için de uygulanması gerektiği sonucuna varılmalıdır. Bu durumda, davacı sigortalısının karşılaştığı eylem, BK.nun 60. maddesi yollaması ile TCK'nun 102. maddesi gözetildiğinde zamanaşımı süresinin beş yıl olduğu kabul edilmelidir. Öte yandan, uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanması için, eylemin suç niteliğinde olması yeterli olup, ceza davası açılması zorunlu değildir. Ceza davası açılmamışsa, eylemin suç niteliğinde olup olmadığını hukuk hakimi takdir edecektir. Dairemiz'in yerleşik uygulamaları da bu yöndedir.

Bu durumda, dava 16.4.1995 tarihinde açıldığına göre uzamış (ceza) zamanaşımı süresi içerisinde açılmış olup, ceza davasının açılması ve mağdurun ceza mahkemesine müdahil olması koşulları aranmaması gerektiğinden, mahkemece davalı vekilinin zamanaşımı def'inin öncelikle bu yönden değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle, davanın zamanaşımı nedeniyle reddi bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 17.09.2001 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı