Mesajı Okuyun
Old 28-01-2012, 18:24   #53
Avst

 
Varsayılan

Değerli Meslekdaşlarım;
Son bir senedir serbest Avukat olarak bu mesleği yapmaya çalışıyorum. Ben de fakülte ve sonrasında edindiğim kimileri için küçük ama benim için çok büyük tecrübelerimden yola çıkarak çorbada bir tuzum olmasını istedim. Barolar Birliği tarafından tartışmaya açılan konular, Avukatlık mesleğinin gelişmesi ve istenilen noktaya gelmesi açılarından sadece bizleri ve yargıyı değil bütün toplumu ilgilendirmekte olan konulardır. Çünkü Avukatlar, yargının en önemli unsurlarındandır. Tarafların Avukatı olmasa da dava sonuçlanır ancak yargı işleyişini, usul hükümlerini, kanunları bilmeyen tarafların haklarını ne derecede aldıkları, adaletin yerini bulup bulmadığı tartışılabilir. Böyle bir durumda insan haklarından, demokrasiden bahsetmek imkansızdır. Bu noktada "Avukatla Zorunlu Temsil" çok yerindedir.
Yeni Avukatlık yasası ile yapılmak istenen değişiklikler, mesleğin saygınlığı ve niteliği için güzel gelişmelerdir. Ancak bu çok yetersizdir. Burada önemli olan bu yasanın nasıl uygulandığıdır. Nicelikten çok Niteliktir önemli olan.
Örneğin; Günümüzde uygulanan stajyerliğin, 2 değil 5 seneye çıkarılması boşunadır. Fakülteyi yeni bitirmiş, öğrencilikten yeni çıkmış çoğu Avukat adayımız, stajı, fakülte ile meslek arasında tatil dönemi olarak geçirmektedirler.(istisnalar hariç) Avukat adayları, Mahkemeler için yük, yanında staj yapılan Avukat için ucuz iş gücü, Aile için büyük gurur olmaktalar, teoriyle uzaktan akraba olan hukuk sistemi içinde kaybolmaktalar katiplikten öteye gidememektedirler. Katiplik yapmakta bir başarıdır ancak kişi bu dönemde avukatlık, hakimlik, katiplik, sekreterlik vs. gibi mesleklerden biraz bir şeyler öğrenmekte, teorinin kitapta güzel olduğuna kanaat getirmekte bocalama dönemini acabalar arasında geçirmektedirler. Fakültede verilmeyen (özel devlet farketmez) "Adliyede Davranış Şekilleri" dersinin eksiliğini çok hissetmektedirler.
Avukatlığı yapamayacak olanlar veya yapmaktan vazgeçenler staj döneminde güzel bir uykudan uyanırlar. Bazı adaylar bu dönemi çeşitli sınavlara hazırlanarak geçirmekte "Bi hakim olsam, Kamuya kapağı attıkmı tamamdır" gibi düşüncelerle Avukatlıktan ışık hızıyla kaçmaya çalışırlar.
Bu noktada avukatlık sınavının yapılması çok mantıklı değildir. Çünkü kişi, mesleği seçmemiştir meslek onu seçmiştir. Zaten idealinde avukatlık olan birisi bu zorlukları göze alarak mesleği tanıyarak gelecektir. Ama bugün idealist olarak bu mesleği seçen kişi sayısı çok azdır. Burada en önemli görev Hukuk Fakültelerine hatta Liselere düşmektedir. Kişinin, Hukuk sisteminin işleyişini, Avukatın, Hakimin, Katibin, Sekreterin görevlerini daha o yıllarda görmesi gerekir ki ona göre seçimini yapsın..
Sonuç olarak; burada tartıştığımız yeni Avukatlık Yasası, bazı sorunlara çözüm olsa da sorunların temelinden çözülmesi gerektiğidir. Bu yasa, bozuk olan bina temelinin üst katlarında yer alacaktır. Sorunun çözümü, Eğitim sisteminde, Hukuk Eğitiminin teori yanında pratik kazandırmasında, Adliye İşleyişinde çağa ayak uydurarak köklü reformlar yapmaktan geçmektedir..
Nasıl Cerrah olmak için önce uygulamalı olarak önce 6 sene tıp eğitimi sonra deneyimli cerrahların yanında ameliyatlara girilip yavaş yavaş öğreniliyorsa ve belirli tecrübeden sonra ameliyat edilebiliyorsa Hukukta da böyle olmalıdır.. Çünkü Değerli hocamın söylediği gibi insan hayatını direkt ilgilendiren iki meslekten bir diğeri de HUKUK tur. Bu konu genişletildiğinde UZMANLAŞMA kesinlikle olmalıdır. Çünkü her hukuk dalı bile kendi içinde okyanus büyüklüğündedir.
22 yaşında Hakim ve Avukat olunabilen ve bu kişiden sağlıklı kararlar vermesini ve sağlıklı savunmalar yapmasını bekleyen kaç ülke vardır?
Cevap: Toplamda kaç ülke olduğunu bilemiyorum ancak Ülkemizde mevcut bir durum.. Yargının en önemli unsurları olan Hakimlik ve Avukatlık meslekleri bu kadar kolay kazanılmamalı.. Bence..
Saygılarımla....