Mesajı Okuyun
Old 27-01-2012, 23:40   #1
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan Önalım davalarında davalının bedelde muvazaa iddiasında bulunamaması mağduriyet yaratmaz mı?

Sayın Meslektaşlarım; bir konuyu örneklendirerek görüşlerinize sunmak istiyorum :
Diyelim ki, A, B ve C şahısları, bir tapulu arsanın paylı malikidirler. Bu taşınmazın değeri de 300.000 TL'dir.
Paydaşlardan A, bu arsadaki kendi payını, iyiniyetli olan D şahsına, gerçek bedeli olan 100.000 TL bedelle satıyor. Hatta D, A'ya yapmış olduğu bu ödemeyi, banka yoluyla ve gerekli ayrıntılı açıklamayı yaptırmak suretiyle A'nın hesabına yatırıyor. Ancak, uygulamada sıkça rastlandığı üzere tapudaki satış bedeli, belediye emlak değerleri esas alınmak üzere 10.000 TL olarak gösterilerek, pay D'ye tapuda devrediliyor.
Daha sonra, arsanın paydaşlarından B, D'ye karşı, kanuni önalım hakkına dayanarak hak düşürücü süre içinde tapu iptali ve tescil davası açıyor. Mevcut yasal düzenlemeye göre, B'nin, tapudaki satış bedeli olan 10.000 TL'yi ve tapu satış giderlerini mahkemeye depo etmesi halinde bu davayı kazanacağı kesin gibi.
Yine mevcut yasal düzenlemelere ve Yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre de, satış sözleşmesinin tarafları da bedelde muvazaa iddiasında bulunamayacağı için, D, B'ye karşı bedelde muvazaa iddiasında bulunarak, taşınmazın gerçek bedelini talep edemiyor.
1-Sizce bu durum, iyiniyetli D açısından 100.000 TL ödediği taşınmaz payına karşılık kendisine sadece 10.000 TL ödenecek olması büyük bir mağduriyet teşkil etmez mi?
2-Bu durumda, B, gerçek değeri 100.000 TL olan bir taşınmaz payına sadece 10.000 TL ödeyerek sahip olmakla, bedavadan bu mala konmuş olmaz mı ve bu durumda hakkın kötüye kullanılmasından bahsedebilir miyiz?
3-Mağdur olan D açısından herhangi bir çıkış yolu var mıdır?
Değerli görüşlerinizi bekliyorum. Saygılarımlaa...