Mesajı Okuyun
Old 27-01-2012, 14:50   #5
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın urla,

Böyle durumlarda öncelikle (kişiler, işbu yerin adına ne derlerse desinler) davaya konu yerin "dispanser, klinik, poliklinik" niteliğinde olup olmadığı saptanıyor.

Bir örnek:
Yargıtay 18 HD, 04.03.2004 T., E: 2004/345, K: 2004/1603: "...davalısı kiracı tarafından kullanılan böyle bir laboratuarın, daha çok münferit ve kişisel emeğe dayalı olarak faaliyet gösterilen doktor muayenehanesi olarak kabulünün mümkün olup olmadığı ya da Kat Mülkiyeti Yasasının 24. maddesinin birinci fıkrasında sayılan yasak işler kapsamına girip girmediği hususlarında yeniden ve konunun uzmanlarından oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulundan rapor alınması, ayrıca konunun Sağlık Bakanlığından radyoloji uzmanı doktorun muayenehanesinde "muayene" sözcüğünün ifade ettiği anlam çerçevesinde yapabileceği işlerin neler olduğunun, bu kapsamda hangi cihazları muayenehanede bulundurup kullanabileceğinin ve de tıbbi tanı cihazı bulundurma yetkisiyle ruhsatını almış bir laboratuarın, hasta yoğunluğu da dikkate alınarak yasada belirtilen dispanser, klinik, poliklinik niteliğinde olmayan muayenehaneler kapsamına girip girmeyeceğinin bildirilmesinin istenmesi, alınacak rapor ve cevap doğrultusunda oluşacak duruma göre yukarıda yapılan tüm açıklamalar da gözetilerek bir karar verilmesi,..."

Bu nitelikte olmadığının saptanması durumunda dahi konuya başka noktalardan da hassasiyet gösterilmektedir:
Yargıtay 18 HD, 02.12.2004 T., E: 2004/7200, K: 2004/8956: "... 634 Sayılı Yasanın 24. maddesinin ilk fıkrası kapsamı dışında kaldığının anlaşılması durumunda da bu işyerindeki cihazların gürültü, titreşim, elektro manyetik dalgalarla radyasyon yayılması, elektronik cihazlarda mıknatıslanma ve görüntü kirliliğine neden olması suretiyle çevreye verilen rahatsızlığın giderilmesi bakımından alınacak önlemlerin neler olduğunun, nasıl alınacağının teker teker tespit edilmesi ve bu önlemlerin alınması suretiyle saptanan olumsuzlukların giderilmesinin mümkün olup olmadığının araştırılması, sözkonusu rahatsızlıkların giderilmesinin bilimsel ve teknik yönden mümkün olmaması halinde sözkonusu bu faaliyete son verilmesi yönünde hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi doğru görülmemiştir..."

Herhangi bir genişletme söz konusu değildir ve olamaz. Sizin de söylediğiniz gibi bu madde emredicidir:
Yargıtay 18 HD, 30.05.2005 T., E: 2005/4587, K: 2005/5605: "...Kat Mülkiyeti Yasasının 24.maddesi, "anagayrimenkulün kütükte mesken, iş veya ticaret yeri olarak gösterilen bağımsız bir bölümünde hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuarı gibi müesseseler kurulamaz" hükmünü içermekte olup, kat maliklerinin buna aykırı sözleşme yapmalarını dahi yasaklamıştır.

Genel sağlığın korunmasını amaçlayan bu hükümlerin, kamu düzeninden olmaları nedeniyle taraflarca dava sırasında ileri sürülmeseler dahi mahkemelerce resen dikkate alınması gereklidir.

Kat mülkiyeti kurulmuş olan bir anataşınmazdaki bağımsız bölümlerin biri veya birkaçının anılan maddede belirtilen amaçlarla kullanılması kesin olarak yasaklanmış iken, somut olayda olduğu gibi kat mülkiyetinin mahkeme kararıyla kurulduğu hallerde bağımsız bölümlerden biri veya birkaçının hastane, dispanser, klinik, poliklinik, ecza laboratuarı vb. nitelik ile ve 24.maddedeki yasaklamayı bertaraf edecek şekilde tapuya tescil edilmelerine olanak bulunmamaktadır.

Mahkemece bu husus dikkate alınmadan, 1 nolu bağımsız bölümün "hastane ve müştemilatı" niteliğiyle tesciline karar verilmiş olması,... usul ve yasaya aykırıdır..."

Diğer taraftan serzenişe katılıyorum. Elbette ki; illa ki dava açılması gerekmemeli; ilk başta verilen izinlerde de Bakanlık, işbu yerlerin niteliğini belirleme yetisini haizdir...

Saygılar...