Mesajı Okuyun
Old 20-01-2012, 16:20   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Yargıtay 6.H.D. 2011/850 E. 2011/3833 K. 29.03.2011 Tarih
...

Davacı vekili, dava dilekçesinde, müvekkilinin 3 nolu parselin paydaşı olup taşınmazın diğer paydaşlarından H. D.'ın daha önce 07.02.2003 tarihinde 311 / 1550'şar payını davalılara 2.000 TL'şar bedelle satması üzerine davacının onalım hakkını kullanıp söz konusu payları adına tescil ettirdiğini, şimdi ise davalıların toplam 313 /1550 payı toplam 80.000 TL bedelle satın aldıklarını, onalım hakkının kullanılması engellemek için bu kez satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini, gerçek satış bedelinin 14.952 TL olduğunu belirterek, davalılar adına kayıtlı payın iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalılar vekili, davacının daha önce görülen ve sonuçlanan davayı bedelde muvazaa iddiasının delili olarak gösterdiğini, o davanın işbu dava yönünden kesin delil olamayacağını, müvekkillerinin bu kez aynı hatayı tekrarlamayarak tapuda gerçek satış bedelini gösterdiklerini, davacının bedelde muvazaa iddiasını kanıtlamasının gerektiğini, payların toplam 80.000 TL bedelle satın alındığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir.

Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından onalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir.

Olayımıza gelince; onalım hakkına konu edilen 3 nolu parselde taşınmazın paydaşlarından H. D.'ın 156/1150 payını davalı T. S.'e, 157 /1550 payını da davalı Y. Y.'a 02.05.2008 tarihinde 40.000 TL'şar bedelle satması üzerine davacı, satışın 26.05.2008 tarihinde ihtarname ile kendisine bildirilmesini takiben 20.06.2008 tarihinde tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia ederek onalım davası açmıştır. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Ancak bu konuda gösterdiği tanıkları satış tarihinde bölgedeki taşınmaz rayiçleri konusunda beyanda bulunmuşlar, dava konusu edilen payların kaça satıldığına ilişkin bilgilerinin olmadığını belirtmişlerdir. Mahkemece yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda satış senedinde toplam 80.000 TL olarak gösterilen dava konusu edilen payların değeri toplam 14.135.08 TL olarak bildirilmiş ise de, muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulaması bakımından önem arzeder. Davacı tanıklarının ise bu konuda görgü ve bilgiye dayalı olarak ifadeleri bulunmamaktadır. Var olan duruma göre davacı bedelde muvazaa iddiasını kanıtlayamamıştır. Daha önce aynı taşınmazda düşük bedelle pay satın alınması bedelde muvazaa yapıldığını göstermez. Bu durumda mahkemece davacıdan tapuda gösterilen satış bedeli ve masrafları üzerinden onalım hakkını kullanıp kullanılmayacağının sorulması, kullanılacağının beyan edilmesi halinde onalım bedelinin depo edilmesi için süre ve olanak tanınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
...