Mesajı Okuyun
Old 20-01-2012, 15:14   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın baruter,

Öncelikle belirtmek gerekir ki yerel mahkemenin kararı yanlıştır. 1086 S.K. m.73'e (HMK M.27) göre "Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez." HMK m.60 düzenlemesinde dahi (Mecburi dava arkadaşları, ancak birlikte dava açabilir veya aleyhlerine de birlikte dava açılabilir. Bu tür dava arkadaşlığında, dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır. Ancak, duruşmaya gelmiş olan dava arkadaşlarının yapmış oldukları usul işlemleri, usulüne uygun olarak davet edildiği hâlde duruşmaya gelmemiş olan dava arkadaşları bakımından da hüküm ifade eder) denmektedir; ki mecburi dava arkadaşlarından birinin yaptığı usul işleminin diğeri için de mesmu sayılabilmesi için öncelikle tarafların usulüne uygun olarak davet edilmeleri gerekir.

Yargıtay 19 HD, 14.03.2011 T., E: 2011/2033, K: 2011/3221: "...Davacı vekilince 22.9.2009 tarihli dilekçeyle açılan menfi tespit davasında U____ A.Ş., D____ A.Ş., U____ A.Ş., P____ AŞ, Ş____ A.Ş. ve E____ A.Ş.'yi davalı olarak göstermiştir. Davalılardan U____ A.Ş. ve U____ A.Ş.'ne dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ olunmadığı incelenen dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece öncelikle taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların iddia ve savunmalarının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir..."

Taraf teşkilinin sağlanması kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece de yargıtayca da re'sen gözönünde bulundurulması gerekir(di).

Sizin olayınızda konu burayı aşmış maalesef...

Yetki itirazı HUMK m.187 ve HMK m.116 muvacehesinde ilk itirazdır ve HUMK m.191: "İtirazatı iptidaiye hakkında esas davayı rüyete salahiyettar hakim tarafından karar verilir" (HMK m.117 gerekçesi: ...İlk itirazların dava şartlarından sonra incelenmesi esası kabul edildiğinden, dava şartlarını incelemeye yetkili esas davaya bakacak olan mahkemenin, bu incelemeyi yapması işin doğası gereğidir.) der; dolayısıyla müvekkiliniz yetki ilk itirazını elbette ki -ancak- davaya bakan yerel mahkemede ileri sürebilecektir kanaatindeyim.

P.S 1: Diğer taraftan taraflar arasında mecburi dava arkadaşlığı olduğunu belirtmişsiniz; ki HUMK m.47: "Kanunu Medeni mucibince müştereken dava ikame etmeleri veya aleyhlerine ikame olunması iktiza edenlerin davalarında tefrik kararı verilemez."+HUMK m.77 ve HMK m.30-59-60 düzenlemeleri karşısında yargıtayın kararı, yerel mahkemenin davaya devam etmesi ve diğer mecburi dava arkadaşı davalının davasının başka mahkemede görülmesi gibi bir sonucu doğurmasına sebep olacak şekilde ittihaz edildiği için kendilerini kutluyorum

P.S 2: Kanunun mahkemeye "usulüne uygun olarak davet et" dediği hükümlerde (bkz. HMK m.60-144-150 v.b.) mahkeme, kanunu uygulamazsa ne olur? Sayın yerel mahkemenin yaptığı gibi "pratik" sonuçlandırmalara ulaşılır ve bunların hukuki mesnedi olmadığından o pratik dediğimiz şey, pratik hukuksuzluk olur; böylece hukuka uymakla mükellef olan yargı, hak arayanların kafasını yarar, gözünü çıkarır... Hukuk, "ben yaptım oldu"culuk değildir (diye düşünüyorum ).

Saygılar...