Mesajı Okuyun
Old 14-01-2012, 10:25   #25
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Savcılarımız

“…
Adalet Bakanlığı’nın Adli Sicil Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, ….

Özet yapalım: Suçlanan 10 birey var. Bu 10 kişi için savcılar 648 gün soruşturma yapmışlar, dava açmışlar. Bu davalar 285 gün sürmüş. Ve toplamda 933 günü adli süreç içinde geçen 10 bireyden sadece 4’ü hakkında mahkumiyet kararı elde edebilmiş savcılar.

Tabii maalesef şunu bilmiyoruz: 10 birey soruşturma ve kovuşturma evresi olan 933 günün ortalama kaç gününü tutuklu olarak hapiste geçirdi acaba?

Bu bana göre dehşet verici bir istatistik. Bugün adalet ve yargı alanında yaşadığımız sorunlar, demokrasimizin, rejimimizin demokratik niteliğinin sorgulanmasına yol açan sorunlara dönüşmüş durumdaysa, bu istatistikleri çok dikkatli okumakta ve hep gündemde tutmakta fayda var.

Savcıların soruşturma kalitesi yükselmeden yargı hızlanmaz!

Özel yetkili savcılıkların soruşturduğu insan sayısında 2007’den sonra müthiş bir patlama olmuş.

O yıla kadar soruşturulan insan sayısı hiç 10 bini bulmazken birden bire 2008’de 12 bin 464, ertesi yıl 2009’da 69 bin 295 ve 2010’da 68 bin 108 kişi hakkında soruşturma açmış savcılar.
Acaba ne olmuş da bu savcılarımız ansızın atağa kalkmış?
---
Bu sistemde büyük bir sorun var, buna hiç kuşku yok. Ve sorunun adını da açık açık koymak lazım: Özel yetkili savcılıklarımızın yürüttüğü soruşturmaların kalitesi hiç de ‘özel’ değil.

Kabaca davaların yarısının mahkumiyet olmayan bir sonuçla bitiyor olması, o insanların ya gereksiz yere suçlandığını ya da suçlarının savcılarca kanıtlanamadığını gösteriyor.

Her durumda, çok sayıda insan hakkında gereksiz yere dava açılıyor, kurunun yanında yaşın da yanması bizim adalet sistemimizin kendisi olmuş.

… ” (İsmet BERKAN, Hürriyet, 13.01.2012)



Adalet Bakanlığı’nın Adli Sicil Genel Müdürlüğü tarafından derlenen istatistiklere göre, Cumhuriyet Savcılıkları yurt genelinde 2010 yılında 6 milyon 76 bin 676 ‘iş’le uğraşmış.

Bakanlık, 2001 yılını baz almış ve bir endesk oluşturmuş. Yani, 2001 rakamları 100 kabul edildiğinde 2010 yılında ‘yeni gelen iş’lerin sayısı 165 olmuş.
Daha fazla suç işleyen, daha fazla suç soruşturması yapılan bir toplum olmuşuz yani.

---
Yani savcılıklarımız hızlı bir elemeyle ‘soruşturmaya yer yok’ veya ‘kovuşturmaya yer yok’ kararlarını alabilseler, uğraştıkları ‘iş’ sayısı azalacak, zamanlarını daha verimli kullanabilecekler.

Peki, özel yetkili mahkemelerimiz de dahil bütün ceza davalarında savcılarımızın hazırladığı iddianamelerin kazanma oranı, yani mahkumiyet oranı ne? Şimdi sıkı durun: Açılan 100 davanın 36.5’i mahkumiyetle sonuçlanmış.
Savcılar nasıl hesap verecek?


---

Bizde bir kere, ‘soruşturma savcısı’ ve ‘duruşma savcısı’ diye bir ayrım var. Bir savcı oturuyor, 310 gün bir soruşturmayla uğraşıyor, iddianame yazıyor. Sonra işi bitiyor. Görevi başka bir savcı devralıyor, o iddianameyi mahkemede o savcı savunuyor.

Sonunda mahkumiyet çıkmazsa kim hesap veriyor? Çok da belli değil. Aslında kimse hesap vermiyor.

Pek çok savcının, ‘Ben davayı açayım da gerisi benim meselem değil’ şeklinde özetlenebilecek bir biçimde düşündüğü öteden beri söylenir.

Adalet, sorumlu insanların ocaktaki sıcak kestaneleri birinden diğerine aktarmasıyla sağlanamaz

Çocuk Mahkemeleri’ndeki vahim durum

BİLİYOR musunuz ki, 2010 yılında tam 80 bin 547 çocuğun yargılanması tamamlandı. (Çok konuştuğumuz özel yetkili mahkemeler 2010 yılında 86 bin 800 kişinin yargılamasını tamamladı.)

Peki bu 80 bin çocuğun kaçı suçlu bulunup mahkum oldu? Şimdi sıkı 22 bin 324 çocuk suçlu bulundu. Geri kalan 58 bin çocuk, savcılık, mahkeme, avukat vs travmaları yaşadıklarıyla kaldılar.

Bir de, ‘Çocuk Ağır Ceza’ mahkemeleri var. Onlarda da 7 bin 111 çocuğun yargılanması tamamlandı. Onların da 2 bin 461’i mahkum oldu. Gerisi yaşadıkları travmayla sürdürecekler hayatlarını. “(İsmet BERKAN, Hürriyet, 14.01.2012)


Not:
1.Koyulaştırmalar tarafımdan yapılmıştır.
2.Yazarın alıntılanan yazılarının tümünün okunup, tartışılmasında yarar var.